 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2002/742
K: 2002/4548
T: 9.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KOOPERATİF AİDAT ALACAĞI ( İcra Takibi Esnasında Üyenin Borca İtiraz Etmesi - Haksız Olan İtirazlarda İstenilen İcra İnkar Tazminatı )
- İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Kooperatifin Belli Bir Süre İçin Kurulması - Münfesih Olmasının Mahkeme Kararına Etkisi )
- MAHKEME KARARLARININ İÇERİĞİ ( Mahkeme Kararlarının Tamamının Gerekçeli Olması Gereği )
- GEREKÇE ( Yargıtay İncelemesinin Gerekçeli Mahkeme Kararları Üzerinden Yapılması )
1086/m.388/3, 5
2709/m.141/3
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Manisa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 10.10.2001 tarih ve 2000/448-2001/798 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkil kooperatifin üyesi bulunan davalının 28.2.2000 tarihi itibariyle daha önce icraya verilmiş ve davası devam eden borçları hariç olmak üzere toplam ( 341.000.000 ) TL. borcu olduğunu, bu hususta girişilen icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı kooperatifin beş yıl süreli olarak kurulduğunu ve süre bitiminde münfesih olduğunu, yasa gereği zorunlu defterlerin tutulmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, 21.2.2001 tarihli bilirkişi raporunun gerekçeli ve davaya uygun olduğu, gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
HUMK.nun 388 nci maddesinin 3-5 nci bentleri hükümlerine göre, mahkeme kararlarının, en azından iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, mahkemece incelenen maddi ve hukuki olayların özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçenin ne olduğu hususlarını içermesi gerekir. Öte yandan, Anayasanın 141 nci maddesinin 3 ncü fıkrası hükmü de, tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olmasının gerektiğini vurgulamaktadır. Yargıtay denetimi de, mahkeme kararında gösterilen gerekçenin ışığında yapılabilir. Yerel mahkeme kararında ise, sadece iddia ve savunma belirtilmiş ve hiçbir gerekçe gösterilmeksizin karar verildiği anlaşılmıştır. Açıklanan bu durum karşısında, davalı tarafın temyiz itirazının kabulüyle, yerel mahkeme kararının gerekçeyi içermemesi nedeniyle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülen davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 9.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.