 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2002/630
K: 2002/4497
T: 7.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· MÜTESELSİL KEFALET
· KEFALET LİMİTİNİN BİLİNMESİ ZORUNLULUĞU
ÖZET: Kefalet akdinin, yazılı şekilde yapılmasının yanı sıra kefilin, sözleşmeye göre kefalet ettiği miktarı açıkça bilmesi veya kefalet senedinden, böyle muayyen bir miktarın anlaşılmasının mümkün olması gerekir.
(818 s. BK. m. 484)
(YİBK., Kararı, 12.4.1994 tarih, 14-13 sayılı)
Taraflar arasında görülen davada (Fethiye Asliye 1. Hukuk Mahkemesi)nce verilen 5.6.2001 tarih ve 2000/106-2001/325 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı bankanın dava dışı borçlu Hasibe'nin kredi kartı üyelik sözleşmesinde kefil olarak göründüğünden müvekkili aleyhine yaptığı icra takibi sonucunda müvekkilinin geçersiz kefalet sözleşmesi nedeniyle aslında hiç doğmamış borcu icra tehdidi altında ödediğini ileri sürerek 4.945.000.000 TL.nın ödeme tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının kefil olduğu kredi kartı sözleşmesine göre 250.000.000 TL. dan sorumlu olduğu, takip tarihinden >deme tarihine kadar işleyen yasal faiziyle birlikte davacının sorumluluğunun 36.666.666 TL.ya ulaştığı bu miktarı aşan ödemenin davacıya iadesinin geciktiği gerekçesiyle 4.508.333.334 TL.nın 9.3.2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davacı ve davalı vekilleri temyiz edilmiştir.
1-Davalı banka ile dava dışı Hasibe arasında imzalanan kredi kartı üyelik sözleşmesinde davacı müteselsil kefil olup, davasını kefalet limiti belli olmadığından sözleşmenin geçersizliğine dayandırmıştır. B.K.nun 484. maddesinde kefalet akdinin yazılı şekilde yapılmasının yanı sıra kefilin sorumlu olacağı muayyen miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği de öngörülmüştür. Kefilin sözleşmeye göre kefalet ettiği miktarı açıkça bilmesi yada 12.4.1994 tarih ve 14-13 sayılı içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kefalet senedinden
»öyle muayyen bir miktarın anlaşılmasının mümkün olması gerekmekte olup, B.K 484. maddesinde öngörülen koşullara uyulmaması hali akdin geçersizliği sonucunu doğurur. Somut olayda kredi limit kodu (5) olarak gösterilmiştir. Mahkemece davalı bankadan 5 kodunun neye istinaden 250.000.000 TL.yi ifade ettiğinin bildirildiği, davacının sözleşme yapıldığında bu rakamın ifade ettiği değeri bilip bilmediği, bu hususun bankaca davacıya tebliğ edilip edilmediği hususları sorularak varsa bu konudaki deliller ibraz edildikten sonra
onucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre tarafların sair temyiz itirazlarını şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 7.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.