 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2002/6243
K: 2002/9384
T:22.10.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KOOPERATİF ORTAKLIĞI
- ÜYELİK İDDİASI VE YOKLUĞU SAVUNMASI
ÖZET: Üyelik hakkının varlığı iddiasına ve yokluğu savunmasına dayalı olan çekişmenin, kooperatifler hukukuna göre yargı yoluyla çözülmesi gerekir. Davalı kooperatifin, tasfiye sürecine girmesi nedeniyle bu çekişmenin tasfiye memurluğunca, tasfiye hükümlerine göre çözülmesinin gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir.
(1163 s. Koop.K. m. 10,16,81,83)
Taraflar arasında görülen davada (Adana Asliye Ticaret Mahkeme-si)nce verilen 29.3.2002 tarih ve 2001/1177-2002/213 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan sonra dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline üyesi olduğu kooperatifçe konut tahsis edilmediğini ve kooperatifin tasfiye sürecine girdiğini ileri sürerek, iki adet konut verilmesini veya rayiç bedellerinin ödettirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kooperatif üyesi olmadığını, kooperatiften tüm hak ve alacaklarını aldığını ve kooperatifin tasfiyeye girdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının talebini tasfiye memurluğuna bildirmesi ve uyuşmazlığın tasfiye hükümlerine göre çözülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatife üyelik iddiasına dayalı olarak konut tahsisi, olmadığı takdirde rayiç bedellerinin ödettirilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, davalı kooperatife üye olduğunu ileri sürmekte, davalı kooperatif ise davacının üyelikten doğan bir hakkının bulunmadığını savunmaktadır. Mahkemece, davalı kooperatifin tasfiye sürecine girmesi nedeniyle çekişmenin tasfiye memurluğunca, tasfiye hükümlerine göre çözülmesinin gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; üyelik hakkının varlığı iddiasına ve yokluğu savunmasına dayalı olan çekişmenin, kooperatifler hukukuna göre yargı yoluyla çözülmesi gerektiği açık olduğundan, anılan gerekçe ve bu gerekçeye dayalı hüküm isabetli olmamıştır. Böyle bir davanın açılabilmesi için, dava açılmadan önce tasfiye kuruluna başvurulması zorunluluğu getiren herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Kooperatifin tasfiyeye girmesi, olsa olsa kooperatifi temsile yetkili olanların belirlenmesi yönünden önem taşıyabilecektir.
Mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek davaya devam olunması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.