 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2002/5122
K: 2002/9810
T:31.10.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İCRA DAİRESİNİN YETKİSİNE İTİRAZIN, ESAS HAKKINDA İTİRAZLA BİRLİKTE YAPILMASI
ÖZET: Davacı tarafından yapılan icra takibine karşı davalı, hem icra dairesinin yetkisine hem de alacağa itiraz etmiş bulunduğuna, bu itiraz üzerine davacı itiraz sebepleri arasında bir ayrım yapmaksızın mahkemeden itirazın iptalini istediğine göre, davanın her iki itiraza da yönelik olduğunun kabulü zorunludur.
Yetki itirazının mercie götürülmeden, itirazın iptali davası yoluyla mahkemeden istenmesi halinde de mahkemece, İİK.nun 50. maddesi hükmü dikkate alınarak, icra dairesinin yetkisine vaki itirazı öncelikle incelenmeli ve bu sorunu çözümlemelidir.
(2004 s. İİK. m. 50)
Taraflar arasında görülen davada (istanbul ikinci Sulh Hukuk Mahke-mesi)nce verilen 27.12.2001 tarih ve 2001/1139-2001/1653 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılardan Zeynep ve Kadir tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların maliki, sürücüsü ve zorunlu trafik sigortacısı oldukları aracın, müvekkili şirket nezdinde kasko sigortalı vasıtaya çarparak hasarlanmasına neden Olduğunu, ödenen sigorta bedelinin davalılardan tahsili amacıyla girişilen takibe de davalılarca itiraz edildiğini ileri sürerek, takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalının taşıyıcı olarak sorumlu olduğu, çalınan malların bir kısmının bulunarak davalıya yediemin olarak bırakıldığı, bu malların ancak hurda olarak değerlendirilebileceği, hurda değerinin zarar miktarından düşülmesi gerektiği sonucuna varılarak, davanın kısmen kabulü ile takibin 16.845.817.000.-TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1 - Yukarıda açıklamalardan da anlaşılacağı üzere dava, icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından yapılan icra takibine karşı davalı itiraz dilekçesinde, hem icra dairesinin yetkisine, hem de alacağa itiraz etmiş bulunmaktadır. Bu itiraz üzerine davacı tarafça iş bu dava açılarak, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı itiraz sebepleri arasında bir ayırım yapılmaksızın itirazın iptalini talep ettiğine göre, davanın her iki itiraza da yönelik olduğunun kabulü zorunludur.
İcra Dairesi'nin yetkisine itirazı düzenleyen llK.nun 50. maddesi hükmüne göre, yetki itirazının esası hakkında itirazla birrlikte yapılması gerektiği ve tetkik merciinin öncelikle yetki sorununu kesin bir şekilde karara bağlayacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Yetki itirazının mercie götürülmeden itirazın iptali davası yolu ile mahkemeden talep edilmesi halinde de, bu hükmün mahkemece dikkate alınarak, icra dairesinin yetkisine vaki itirazın öncelikle incelenmesi ve bu sorunun çözümlenmesi zorunlu bulunmaktadır. Aksi halde, yetki itirazı nedeniyle durmuş olan icra takibi, o durumda kalacaktır. Borca yönelik itirazın iptali davasının dinlenebilmesi için ise, öncelikle yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibinin mevcudiyeti şarttır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan, sadece icra takibine karşı borca yönelik itiraz incelenmek suretiyle, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmediğinden kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, mümeyyiz davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar Zeynep ve Kadir'in, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın adı geçenler yararına (BOZULMASINA), (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 31.10.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.