 |
T.C
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2002/4941
K: 2002/8497
T: 3.10.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· SİGORTA SÖZLEŞMESİ
· DEPREM SİGORTASI
· MUAFİYET UYGULAMASI
ÖZET: Sigorta poliçesine eklenen klozda, öncelik deprem rizikosu sigorta bedelinin belirli bir bölümü sigortalı üzerinde kalmak üzere, sigortalı ile müşterek sigorta (Co Assurance) şeklinde yapıldığı belirlendikten sonra devamla, "sigorta bedelleri (sigortacının sorumlu olduğu kısım) üzerinden%5 oranında muafiyet düşümü" yapılacağı öngörülmüş olup bu düzenleme, özel bir şart olarak, deprem sigortasındaki rizikonun geniş bir alanda gerçekleşmesi ve sigortacının yükümlülüğünü normalin üzerinde artıran bir olay olması nedeniyle geçerlidir; sigortacılıktaki bu uygulama,MK.nun 2. maddesi hükmüne bir aykırılık teşkil etmemektedir.
(6762 s. TTK. m. 1263,1264,1265) (4721 s. MK. m. 2)
Taraflar arasında görülen davada (İstanbul Asliye 8. Ticaret Mahkemesince verilen 27.12.2001 tarih ve 2001/274-1500 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait otelin deprem dahil poliçede yazılı risklere karşı davalı tarafından sigorta örtüsü altına alındığını, %80 enflasyon endeksli olarak verilen sigorta teminatının 1.4 trilyon olup, 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremde (17.653.603.000) lira belirlenen hasar meydana gelmesine rağmen, davalı sigortacının %20 ve %5'lik muafiyetler uygulayarak hasarın bu muafiyetler kapsamında kaldığı gerekçesi ile sigorta tazminatını ödemediğini, oysa poliçe üzerine açıkça yazılmayan özel koşulların
TTK.nun 1264 ve 1265. maddelerine aykırı olarak klozlara atıf yapılmasının geçersiz olduğunu, kaldı ki %5 muafiyetin olsa olsa hasar toplamına uygulanabileceğini, davacı sigorta ettirenin bu yönde hile ile hataya düşürüldüğünü ileri sürerek, (17.653.603.000) liranın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, poliçe üzerinde açıkça ekli klozlara atıf yapıldığını ve davacıya poliçe ve eklerinin teslim edildiğini, talep edilen sigorta tazminatının sözleşmede belirlenen muafiyetler kapsamında kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, bilirkişi raporuna dayanılarak, poliçe üzerinde, "iş bu poliçe basılı ve ekli genel ve özel şartlar ve klozlar ile sigortalının teklif ve beyanına göre düzenlenmiştir." sözcüklerinin yer almış olup, 01 olarak deprem ve yanardağ püskürmesi klozunun da poliçede kayıtlı olduğu, bu klozda ise, sigorta bedelinin %20'sinin sigortalı üzerinde kalacağının ve sigortacının sorumlu olduğu kısım üzerinden %5 oranında tenzili muafiyet uygulanacağının yazılı olduğu, deprem nedeniyle meydana gelen hasarın bu muafiyetler kapsamında kaldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, deprem rizikosu nedeniyle sigortalı binada ve muhteviyatında oluşan zararın sigorta poliçesi ve eki klozlarda belirlenen muafiyet kapsamında kalıp, kalmadığı hususundadır.
Sigortacılıkta muafiyet uygulaması, rizikonun oluşması halinde sigortacının ödemesi gereken sigorta tazminatından, bir bölümünün sigorta teminatı dışında bırakılması amacını taşımaktadır. Bu şekilde sigorta priminin ucuzlatılması temin edildiği gibi. deprem rizikosunun oluşturacağı yangın ve ağır hasardan sigorta şirketlerinin tazmin sorumluluğu nisbeten hafifletilmesi amacı güdülmektedir. Dava konusu olayda da sigorta poliçesine eklenen klozda, öncelikle deprem rizikosunda %100 sigorta bedelinin %20'si sigortalı üzerinde kalmak üzere sigortalı ile müşterek sigorta (Co Assurance) şeklinde yapıldığı belirlendikten sonra, devamla "... sigorta bedelleri (sigortacının sorumlu olduğu kısım) üzerinden %5 oranında muafiyet düşümü" yapılacağı belirlenmiştir. Bu düzenleme yukarıda da değinildiği üzere özel bir şart olarak, deprem sigortasındaki rizikonun geniş bir alanda gerçekleşmesi ve sigortacının yükümlülüğünü normalin üzerinde artıran bir olay olması nedeniyle geçerli olup, sigortacılıktaki bu uygulama MK.nun 2. maddesi hükmüne bir aykırılık teşkil etmemektedir.
O halde, anılan kloz şartlarına uygun bir hesaplama tarzını içeren bilirkişi kurulu ek raporuna dayanılarak, riziko nedeniyle gerek binada, gerekse muhteviyatta oluşan hasar bedellerinin, bu kalemlere isabet eden sigorta bedelleri üzerinden yapılan oranlama sonucu ortaya çıkan muafiyet bedelinin altında kalmış bulunması nedeniyle mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), 250.000.000 TL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4.960.000 lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile temyiz edenden alınmasına, 3.10.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.