 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2002/2649
K: 2002/5315
T: 28.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· KREDİ KARTI SÖZLEŞMESİ
· KEFİLİN SORUMLULUK LİMİTİ
ÖZET: Davaya konu kredi kartı sözleşmesinde, kefilin sorumluluğunu düzenleyen özel bir hüküm bulunmadığına göre, kefilin sorumluluğu, her aylık ekstre dönemi için belirtilen miktar kadar değil, sözleşme süresince belirlenen azami asıl borç ve kefilin temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren tahakkuk edecek faiz ve borcun diğer ferileriyle sınırlıdır. Aksininin kabulü, kefaletin sınırını belirsiz hale getireceğinden hukuken olanaklı değildir.
(818 s. BK m. 484)
Taraflar arasında görülen davada (Kadıköy Asliye 1. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 13.11.2001 tarih ve 1998/886-2001/1175 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili banka ile Rasim arasında imzalanan kredi sözleşmesi gereğince Rasım'in (57.259.33)-USD harcamada bulunduğunu yapılan takipler sonunda borcun bir kısmının ödendiğini, bu arada asıl borçlunun yurt dışına gittiğini ve 9.2.1996 tarihindeki dolar kuru üzerinden (5.144.413.744)-iira tutarında aciz vesikası alındığını, dava konusu kredi sözleşmesinde davalının kefil olup, kefalet limitinin aylık (10.000.000)-lira ya da (10.000)-USD olduğunun kabulü gerektiğini, davalının 28.8.1992 tarihinde temerrüde düşürüldüğü ileri sürerek, (19.339.59) USD asıl, (31.622) USD faiz ve (1.582)-USD gider vergisi olmak üzere toplam (52.543.59)-USD'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili hakkında 1992 yılında icra takibi başlatıldığını, kendisine borcunun (10.000)-USD olduğunun bildirildiğini, bunun üzerine müvekkilin 12.10.1993 günü bakiye borcu (9.500)-USD'yi ödediğini davacı tarafından yapılan hacizlerin kaldırıldığını, borcu bulunmadığının şifahen kendisine bildirildiğini, kefalet sınırının toplan (10.000)-USD olduğunu, bu kadar süre sonra böyle bir dava açılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflarca sunulan kanıtlara göre, davacı ile dava dışı hm! borçlu Rasim arasında kredi kartı üyelik ve kredi sözleşmesi imzalandığı, söz konusu sözleşmeyi davalının müşterek borçlu müteselsil kefil katıyla imzaladığı, sözleşmenin 9. maddesi hükmünde üyenin 30 günlük ekstre dönemleri içinde üye işyerlerinde yapabilecekleri harcamaların veya nakit çekmelerin azamı limitinin Türkiye'de geçerli kartlar için (10.000.000)-lira internasyonal kartlar için (10 000)-USD ya da muadili dövizler denildiği, Yargıtayın konu ile ilgili kararlarına göre sorumluluğun aynı şekilde aylık limitler halinde kefili bağlayacağının Kabul edildiği ve bu nedenle konuya uygun ikinci bilirkişi raporuna itibar edildiği gerekçesiyle, (19.339.59)-USD asıl, (30.771.48)-USD, akti temerrüt faizi ve (1.538.57)-USD BSMV toplam (51.649.64)-USD'nın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Ancak, asıl uyuşmazlık kredi kartı sözleşmesinden dolayı kefilin sorumluluğunun ne miktarda olacağı hususundadır. BK'nun 484. maddesi hükmünde, kefalet sözleşmesinin geçeni olabilmesi için sözleşmenin yazılı olmalı vb kefilin sorumlu olacağı miktarın belirli olması şart koşulmuştur.
Davaya konu kredi kartı sözleşmesinde kefilin sorumluluğunu düzenleyim bir hüküm bulunmamaktadır, anılan sözleşmenin 9. maddesinde, üyenin 10 günlük eksre dönemleri içinde yapabileceği harcama ve/veya çekebileceği nakitler internasyonal kart için (10.000-USD) veya muadili dövizle sınırlandırılmış ise de, bu miktar asıl borçlu için geçerlidir. Ne var ki, yukarıda belirtildiği gibi kefilin sorumluluğuna ilişkin sözleşmede özel bir hüküm bulunmadığına göre, kefilin sorumluluğu her aylık ekstre dönemi için (10.000)-USD ile
Değil, sözleşme süresi boyunca azami (10.000)-USD asıl borç ve kefilin temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren tahakkuk edecek faiz ve borcun diğer sınırlıdır. Aksinin kabulü kefaletin sınırını belirsiz hale getireceğinden hukukun olanaklı değildir.
Mahkemece, bu ilkeler çerçevesinde davalı kefilin sorumlu olacağı miktarın belirlenmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken, aksine bir yorumla kefilin asıl borçlu gibi sorumlu tutulması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte yazılı nedenlerle,, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte yazılı nedenlerle, kararın davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, davalı taraf duruşmaya gelmediğinden duruşmaya vekillik ücretinin alınmasına mahal olmadığına, 28.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.