 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2002/2174
K: 2002/5089
T: 23.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MARKA TESCİLİNE İTİRAZ
- DAVALIYA TEBLİGAT (YURTDIŞINDAKİ
- YABANCI ŞİRKET OLAN DAVALIYA)
ÖZET: Tescil başvurusunda bulunan diğer davalıya, dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmeden yargılamanın sonuçlandırılması doğru değildir. Öte yandan, yabancı kökenli bir sözcük olan "İMAJ" markasını, davacı değişik figürlerle ve kozmetik emtiasında, kullanmak üzere önceden tescil ettirdiğine, davalı tarafın tescil başvurusunda bulunduğu "İMAGİNE" sözcüğünün, davacı markasının orijinal yazılışından ibaret ve aynı anlamı ifade eden bir sözcük olmasına, hatta davacı taraf ürünlerinde kullanılmak istendiği açıkça belli olmasına nazaran, yurt dışında bulunan yabancı bir şirket olan davalının, savunma ve delillerini sunmasına olanak tanınmak suretiyle, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
[KHK. - 556 s. (24.6.1995 Ta.) m. 7/1 - b]
Taraflar arasında görülen davada (Ankara Asliye 4. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 4.4.2001 tarih ve 2000/571 - 2001/359 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten-sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, asıl ve birleşen davada, müvekkilinin 1983 yılında "İMAJ" markasını tescil ettirdiğini ve bu marka ile üretilen kozmetik ürünlerinin haklı bir şöhrete kavuşturulduğunu, davalı şirketin kozmetik alanında kullanılmak üzere "İMAGİNE" markasını tescil için başvurusuna iltibas yaratacağı gerekçesi ile itiraz edildiğini, ilk başta davalı Enstitü'nün itirazı kabul etmiş iken, bu defa davalı şirketin itirazı ile müvekkili itirazının ret edildiğini, markaların iltibas yaratacak düzeyde benzer olduğunu ileri sürerek, Enstitü kararının ve tescil için başvurunun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Enstitü vekili, markalar arasında benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalıya tebligat yapılamamıştır.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere nazaran, davacı markalarının "İMAJ, İMAJ + Şekil, İMAJ + resim" şeklinde olup, dava konusu markanın ise "İMAGİNE" yazılışı, okunuşu ve anlamlarının farklı olduğu, iki markanın karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, tescil başvurusunda bulunan şirketin yurt dışında bulunması ve tebligatın yapılamamasının sorun olduğu gibi, markaların benzer olması karşısında dava dilekçesinin tebliğine de gerek olmadığı sonucuna varılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, marka tescil başvurusuna yapılan itirazdan sonuç alınamaması üzerine davalı Enstitü kararının iptaline ilişkin olup, böyle bir davada öncelikle halledilmesi gereken sorun, marka tescil başvurusunda bulunan ve başvurusu kabul edilip gerekli prosedürün başlatıldığı, marka tesciline karşı itiraz eden tarafın Enstitü kararına karşı itirazından sonuç alamayıp böyle bir davanın açılması karşısında, verilecek karardan doğrudan hakkı ve hukuku etkilenecek olan kişinin (tescil başvurusunda bulunan) davada taraf haline getirilmesi, davaya karşı beyanda bulunması ve delillerini ibraz etme hakkı tanınması zorunludur. Nitekim, mahkemece de, önce davacı tarafa bu yönde önel verilmiş ve davacı ilgili kişiye de husumet yönelterek davalar birleştirilmiştir. Hal böyleyken, diğer davalıya usulüne uygun tebligat yapılarak savunma hakkı tanınması gerekirken, bu davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden aksi düşünce ile yargılamanın sonuçlandırılması doğru olmadığı gibi, esasen, yabancı kökenli birsözcük olan "İMAJ" markasını davacı değişik şekil ve figürler ile ve kozmetik emtiasında kullanmak üzere önceden tescil ettirdiğine ve davalı tarafın tescil başvurusunda bulunduğu "İMAGİNE" sözcüğünün, davacı taraf markasının orijinal yazılışından ibaret ve aynı anlamı ifade eden bir sözcük olduğunun, hatta davacı taraf ürünlerinde kullanılmak istendiğinin açıkça belli olması karşısında, mahkemenin aksi yöndeki görüş ve değerlendirmelerinde de isabet bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, öncelikle davalı M... Gmbh Co'ya dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğinin sağlanarak, bu davalının savunma ve delil sunmasına olanak sağlanması ve gerektiğinde, yukarıda açıklanan ilkeler ve yabancı davalının savunma ve delilleri birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına (BOZULMASINA), taktir edilen 250.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.