 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2002/1877
K: 2002/4749
T: 14.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- NAVLUN SÖZLEŞMESİ
- KANIT YÜKÜ
- TİCARİ DEFTERLERİN İSPAT KUVVETİ
ÖZET: Bilirkişi raporlarında, davacı defterlerinin birbirini teyit ettiği belirtilmiş ise de, usulüne uygun tutulmadıkları ve sahibi lehine delil oluşturmayacağı açıkça belirtilmesine, davacı tarafından, davalı adına düzenlenen ve itiraz edilmediği belirtilen faturanın, davalıya tebliğine' ilişkin bir belge sunulmadığına göre, fatura içeriğinin davalı aleyhine kesinleştiğinden sözedilemez. O halde davacıya, davasını kanıtlayacak başka kanıtlan olup olmadığı sorulmalı; varsa bunları sunma hakkı tanınarak, oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
(6762 s. TTK. m. 23/2,86)
Taraflar arasında görülen davada (Şişli 4. Sulh Hukuk Mahkemesi)nce verilen 15.11.2001 tarih ve 2001/536-1410 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 14.5.2002 günde davalı avukatı gelip, davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıya ait emtianın müvekkili tarafından Almanya'dan Türkiye'ye taşındığını, toplam (1.077.198.000) lira navlun ücreti tahakkuk ettiğini, söz konusu navlun borcunun ödenmesi için icra takibi başlattıklarını, davalının (802.000.000) lirayı ödeyip, bakiyeye itiraz etmesi sonucu takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle (802.000.000) lira navlun borçlan oluştuğunu ve bunu ödediklerini, davacının bunun dışında alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflarca sunulan kanıtlar ve bilirkişi incelemesine göre, davacının bakiye alacağının (275.000,000) lira olarak belirlendiği gerekçesiyle, davanın kabulüyle, (275.000.000) lira için itirazın iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık navlun sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
TTK.nun 86. maddesi hükmünde, "Taraflardan birinin defterleri kanuna uygun olup da, diğerinin ki olmaz veya hiçbir defteri bulunmaz yahut ibraz etmek istemezse; defterleri muntazam olan tacirin birbirini teyit eden defterlerindeki kayıtların diğeri aleyhinde delil olacağı" öngörülmüştür.
Oysa somut olayda hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda davacı defterlerinin birbirini teyit ettiği belirtilmiş ise de, usulüne uygun tutulmadıkları ve sahibi lehine delil oluşturmayacağı açıkça belirtilmiştir. Öte yandan, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaya itiraz edilmediği belirtilmiş ise de, söz konusu faturanın davalıya tebliğine ilişkin bir belge sunulmadığından TTK.nun 23/2. maddesi gereğince fatura içeriğinin davalı aleyhine kesinleştiğinden söz edilemez. Yukarıda anılan yasa hükmü karşısında, davacı kayıtları birbirini teyit etse bile usulüne uygun tutulmadığından davacının iddiasını kanıtlayamadığı açıktır. Şu halde mahkemece, davacıya davasını kanıtlayacak başka kanıtları olup olmadığının sorulması ve varsa bunları sunma hakkı tanınarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulmak gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın davalı yararına (BOZULMASINA), 250.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.