 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2002/10575
K: 2003/2752
T: 24.03.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KHK-556/7, 8, 41
Paris Sözleşmesi/1 mük, 6
Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 02.05.2002 tarih ve 2001/563 - 2002/193 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Gürkan Gençkaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin büro malzemesi üretim ve pazarlamasını yaptığını, "MAS" markasının 24.10.1993 tarihinde tescil edilmiş olduğunu, markanın yurt içinde ve dışında tanınmış olduğunu, bu konuda davalıya yapılan başvurudan cevap alınmadığını ileri sürerek, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının markasının tanınmış olduğuna dair belge bulunmadığını, farklı kişiler adına ait aynı markanın tescilli bulunduğunu, davacımarkasının tanınmış olduğunun tespiti halinde marka tesciline konu olan 34 sınıf mal ve 8 sınıf hizmet üzerinde koruma hakkı kazanacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, büro malzemeleri üretim ve pazarlamasını yapan davacı şirkete ait markayı taşıyan ürünlerin, yurt içi ve dışında yaygın bir biçimde satıldığına ilişkin faturalar, reklam ve promosyon çalışmaları bulunduğu, geniş ölçüde kullanıldığı ve ilanlara konu edildiği, davacının 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 8/3 ve 41/1-b maddelerine göre bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, dava lı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacı adına tescilli MAS markasının yurt içinde ve yurt dışında tanınmış olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Tanınmış marka ne Türk markalar mevzuatında ne de yabancı kanunlarda tarif edilmemiş, bu husus mahkeme içtihatlarına ve öğretiye bırakılmıştır.
Dairemiz tarafından oluşturulan çeşitli kararlarda tanınmış marka, bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak tarif edilmiştir. (13.03.1998 gün i 997/5647E. 1998/l704K. 23.03.2000 gün 1999/8859E. 2000/2229K.)
Öğreti de ise; tanınmış marka kavramı ile, bir ülkenin bir veya bir kaç yöresinde tutunmuş markalar değil, dünya çapında olmasa bile, yurtiçi ve yurtdışında ilgili çevrelerce bilinen Paris Sözleşmesi'ne üye devletlerden birinin vatandaşına veya o ülkelerden birinde yerleşik olan ya da ticari veya sınai işletmeye sahip kişilere ait bulunan markalar kastedildiği açıklanmış olup, diğer bir görüşe göre ise; (Bkz. Fikri Mülkiyet Hukuku, Prof. Dr. Unal Tekinalp-İst. Üni. Hukuk Fakültesi, 1999 Sh.379 vd.)
Markanın ülke ve uluslararası alanda bu niteliğe sahip olabilmesi için bir işletmeyi veya mamüllerinin hizmetlerini simgelernesi yada süper bir kaliteye sahip olduğunun büyük halk kitleleri tarafından kabul edilmesi gerekir. Buna göre tanınmış markanın iki fonksiyonu vardır. Bunlardan ilki her markada olduğu gibi, diğer rakip mallardan ve hizmetlerden kendi mal ve hizmetini ayırt etmesi, diğeri ise her türlü rekabet kaygısı dışında yüksek bir kaliteyi temin etmesi olarak açıklanmıştır. (Bkz. Tanınmış Markalar, Prof.Dr.Hamdi Yasa
man-Ist.Uni,Hukuk Fakültesi, Halil Aslanlı'nın anısına Armağan 1978 Sh.691
vd. Yargıtay 11.H.D. 15.12.1997 gün 1997/5784-9233 sayılı kararı)
Bunun yanında, mevzuatta ise, Uluslararası Paris Sözleşmesi'nin i nci mükerrer 6 ncı maddesine göre, sözleşmenin tarafı olan ülkeler menşe memlekette usul ve nizamına tevkifan tescil edilmiş olan markanın o surette himaye göreceğini taahhüt etmiş bulunmaktadırlar.
556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname'nin 7 (ı) maddesi de buna paralel bir hüküm getirmiş, sahibi tarafından izin verilmeyen Paris Sözleşmesi'nin i nci mükerrer 6 ncı maddesine göre tanınmış markaların mutlak red sebebi olarak esas alınacağı öngörülmüştür.
Tanınmış marka konusunda Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO) Tanınmış Markalar Uzmanlar Komitesi'nce de kriterler belirlenmiş olup, yapılacak incelemede bunlarında gözönünde tutulması gerekecektir.
Somut olayda davacının iddiası yurt içinde ve yurt dışında tanınmışlığa dayalı olup, tanınmışlığm tespitinde hakimin şahsi bilgisi tek başına esas alınamaz. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında ve somut olayın özelliği de dikkate alınarak, davacının tanınmışlık konusunda davalı Enstitüye yaptığı başvuruya ilişkin belgeler de getirtilrnek suretiyle, davacının tüm delilleri toplandıktan sonra uzman bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yaptırılarak hasıl olacak sonucu göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.