 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2001/8800
K: 2002/1079
T: 11.2.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
3095/m.4
818/m.83
Taraflar arasında görülen davada Siirt Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 23.5.2001 tarih ve 1999/138-2001/191 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin 1997 yılında davalı banka nezdinde döviz hesabı açtırdığını, hesaptaki parasını çekmek isteyen davacıya hesapta para olmadığının bildirildiğini, paranın çekilmesi konusunda müvekkili tarafından bir talimat verilmediğini ileri sürerek, 7.350 DM.nın dava tarihinden itibaren döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 27.11.1997 tarihinde 5.500 DM, 28.11.1997 tarihinde de 1.850 DM. çekildiğini, para çekmeye ilişkin fişlerdeki imzalar ile davacının vadesiz Türk Lirası hesabına ilişkin fişlerdeki imzaların aynı olup davacıya ait olduğunu yada paranın davacı bilgisi dahilinde çekildiğini, faiz talebinin de yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı tarafından davalı banka nezdinde döviz tevdiat hesabı açtırıldığı, bu hesaptan 27.11.1997 tarihinde 5.500 DM, 28.11.1997 tarihinde 1.850 DM. olmak üzere toplam 7.350 DM.nın çekildiği, banka dekontlarındaki imzaların davacıya ait olmadığı ve yapılan bu işlemin davacının bilgisi ve talimatı dışında gerçekleştirildiği gerekçesiyle, 7.350 DM.nın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/A maddesi uyarınca Merkez Bankasının dövize uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalı banka nezdinde bulunan döviz hesabındaki paranın, kendi talimatı ve bilgi dışında üçüncü kişiye ödendiğini ileri sürerek, bu bedelin tahsilini istemiştir. Davalı vekili ise, davacının Türk Lirası hesabı da bulunduğunu, bu hesaptaki işlemlerden dolayı davacının, davalı bankayı ibra ettiğini, dava konusu fişlerdeki imzalar ile Türk Lirası hesabından para çekilmesine dair imzaların aynı kişinin eli ürünü olduğunu, dava konusu ödemelerin davacının bilgisi dahilinde yapıldığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Dava konusu döviz hesabından yapılan ödemelere ilişkin 27.11.1997 ve 28.11.1997 tarihli fişler altındaki imzaların davacıya ait olmadığı grafoloji raporu ile sabittir. Ancak, davalının savunmasında bahsedilen Türk Lirası
hesabından yapılan ödemelere ilişkin fişlerdeki imzalar ile dava konusu fişlerdeki imzaların aynı kişinin eli ürünü olup olmadığı ise incelenmemiştir. Mahkemece, davacıya ait olduğu anlaşılan Türk Lirası hesabından yapılan ödemelere ilişkin dekontlardaki imzalar ile dava konusu fişler altındaki imzanın aynı kişiye ait olup olmadığının tespiti açısından uzman kişiden rapor alınması ve dava konusu ödemelerden davacının haberdar olup olmadığının tartışılması gerekirken, davalı vekilinin savunmasının dikkate alınmaması doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2-Ayrıca, davacı, BK.nun 83.maddesi uyarınca Alman Markı cinsinden olan alacağının dava tarihinden itibaren döviz faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/A maddesi hükmüne göre; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı halde, yabancı para borcunun faizinde Devlet bankalarının o yabancı para ile bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerekmektedir. Mahkemece, Devlet bankalarının Alman Markı cinsinden açılan bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının araştırılarak, davacı alacağının dava tarihinden itibaren, tespit edilecek faiz oranı ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının tahsiline karar verilmesi gerekirken, Merkez Bankasının dövize uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte şeklindeki, anılan Yasa hükmüne aykırı hüküm tesisi de hüküm kuruluş şekli bakımından doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 )ve ( 2 )numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.2.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.