 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E:2001/810
K:2001/2722
T:02.04.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY KARARI
Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye l.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 12.10.2000 tarih ve 1999/483 - 2000/463 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlatılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz B... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında Uluslararası T... Ticaret Fuarına gönderilen konstrüksiyon malzemeleri ve sergi mallarının nakliyesi hususunda 21.08.1990 tarihli nakliye sözleşmesi imzalandığını, müvekkilince gidiş ve dönüş taşımasının yapıldığını, 02-10 Ekim 1990 tarihleri arasında fuarın gerçekleştiğini, nakliyenin tamamlanmasından sonra 34.524.912.-TL taşıma ücretinin davalı tarafından ödenmediğini, öte yandan konstrüksiyon malzemeleri ağırlığının davalı tarafından yanlış beyan edilmesi nedeniyle İran girişinde gümrük muamelelerinin uzadığım, bu yüzden İran'da 10 gün fazla beklediklerini, müvekkilinin 3500 DM zarara, uğradığım, sözleşmenin 6.c/d maddesine göre katılımcı firmaların sergi mallarının davalıya zamanında teslim etmelerine rağmen davalının mallan taşıyıcı Transtitko'ya 5 gün geçilene ile teslim ettiğinden iki araç için 10 günlük iş kaybına ve böylece 3500 DM zarara yol açtığını, fuarın gerçekleştirilmesinden sonra sözleşmenin 7 nci maddesi gereğince müvekkilinin 3 aracı 11.10.1990 tarihinde Türk Reyonunda hazır etmesine" rağmen davalının mallan 9 gün gecikme ile teslim ettiğini, tonaj farkının çıkışta 8 gün gecikmeye neden olduğunu, böylece 17 günlük gecikme ile 3 araç için zararın günlük 350 DM/tondan 17.850 DM olduğunu ileri sürerek, toplam 24.850 DM karşılığı 49.526.000.-TL gecikme ve bekleme ücreti, 34.524.9İ2.-TL dönüş nakliye ücretinin ticari faizi ile birlikte tahsiline ve navlun bedelinin dava tarihine kadar işlemiş faizi 3.575.088.-TL.nm dahi davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmeye göre gümrük giriş-çıkış işlemleri ile ilgili tüm evrakların hazırlanmasında davacının sorumlu olduğunu, araçların gidiş ve dönüşte bekleme ve gecikmesinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, aksine davacının sözleşmeye uygun davranmadığım savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, taraflar arasında daha önce görülüp karara bağlanan davalının açtığı karşı davada alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından nakledilen malların belirtilen tarihlerde Tahran Fuarına ulaşmamasına, İGEME tarafından düzenlenen proforma faturalarda yükün net ağırlığının gösterilmesi sonucu İran giriş gümrüğünde yapılan tartı sırasında malların fazla tonajda gelmesi nedeniyle İran gümrük makamlarınca incelemeye alınmasının neden olduğu, bu sebeple gecikmeden davacının sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davacının istemi doğrultusunda 3 fatura tutan 34.524.912.-TL.nın faturaların davalıya teslim edildiği 08.11.1990 tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsiline, davacının teminat olarak verdiği 7 adet hisse senedinin davalıdan aynen 'alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, davalı ile yapılan taşıma sözleşmesinden kaynaklanan navlun, bekleme ve gecikme bedellerinin tahsilini talep etmiştir. Davacının açtığı işbu dava, davalı tarafından açılan karşı dava ile birleştirilmiş olup, bu dava müracaata bırakılmış, karşı dava ise Yargıtay aşamasından geçerek kesinleşmiştir. Mahkemece davalar birlikte görülürken alınıp karara esas teşkil eden bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle 3 adet navluna ilişkin fatura yönünden davanın kabulüne karar verildiği halde, bekleme ve gecikme bedelleri hakkında hiçbir gerekçe yazılmaksızın fazla istemin reddine karar verilmiştir. HUMK.nun 388 nci maddesinin 3 ncü bendine göre , mahkeme kararının asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini mahkemece incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçenin ne olduğu hususlarını ihtiva etmeleri zorunlu bulunmaktadır. Kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK.nun 428 nci maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Diğer bir deyişle, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Temyiz konusu yapılan mahkeme hükmü ise, HUMK.nun 388/3 ncü maddesinde belirtilen unsurları bekleme ve gecikme bedelleri yönünden ihtiva etmemekte, HUMK.nun 42-8 nci maddesine göre Yargıtay denetimi olanağını da ortadan kaldırdığından davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA , ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.