Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2001/7414
K: 2001/10326
T: 24.12.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • SORUMLULUK DAVASI
  • EMREDİCİ OLMAYAN YETKİ KURALI
  • YETKİ ANLAŞMASI
(YARGILAMA AŞAMASINDA)
Karar özeti: Şirket denetçileri ile azlığın, yetkili mahkeme konusuda görüş aykırılığına düşmeleri halinde (yasanın emredici hükümleri dışında) asıl davacı şirket olduğunu göre, şirket denetçisinin iradesi dikkate alınarak dava yürütülmelidir.
(6762 s. TTK. m. 309, 336, 337, 341)
(1086 s. HUMK. m. 9, 10,16,17, 21, 22)
 
Taraflar arasında görülen davada (Beyoğlu Asliye 1. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 12.6.2001 tarih ve 2001/124 - 2001/360 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi azlık vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, denetçisi olduğu davacı anonim şirketin 2.3.2001 tarihli genel kurulunda %10 azlık tarafından şirket yönetim kurulu üyesi olan davalıların, dava dışı İ... A.Ş. ile imzaladıkları inşaat sözleşmesi ile şirketi doğrudan ve dolaylı olarak zarara uğrattıkları iddiasıyla haklarında sorumluluk davası açılmasını istediğini, isteğin genel kurulca reddedildiğini, ancak TTK.nun 341. maddesi gereğince denetçi olarak dava açmak zorunda olduğunu ileri sürerek, ortakların kar paylarını küçültmeye yönelik tasarrufları nedeniyle fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000.000.000.-TL.nın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın tüm yönetim kuruluna karşı değil, sadece müvekkilleri aleyhine açılması nedeniyle davanın ikametgahları olan Kadıköy Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek, yetki itirazında bulunmuş ayrıca, zamanaşımı ve esas açısından da davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Yargılama sırasında davaya azlık vekili sıfatıyla katılan %10 azlık pay sahibi Levent vekili, katılma istemlerinin ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yapılan 26.4.2001 tarihli genel kurulda şirket denetçileri olarak Okyay ve Kemal hazır bulunduğundan davaya bu denetçilerin huzuru ile devam edilmesine, TTK.nun 341. maddesinin 2. fıkrası gereği %10 azlık hakkı sahibi Levent'in denetçiler yanında davaya katılmasına, hazır bulunan denetçilerin davalıların yetki itirazını kabul etmeleri nedeniyle de HUMK.nun 27. maddesi gereğince dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ve istek halinde dava dosyasının yetkili Kadıköy Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, azlık vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere mahkemece verilen yetkisizlik kararı, davanın taraflarınca temyiz edilmemiş olup, sadece azlık vekilince temyiz edilmiş bulunmaktadır. Bu durum karşısında öncelikle azlık vekilinin, davanın taraflarınca temyiz edilmeyen kararı tek başına temyiz edip edemeyeceği üzerinde durulması gerekmiştir.
TTK.nun 341. maddesi hükmü uyarınca, şirket yönetim kurulu aleyhine
genel kurulda ister çoğunlukla, isterse azlık tarafından dava açılmasına karar verildiği takdirde, bu davanın sadece denetçiler tarafından açılabileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Yine aynı düzenlemeye göre, dava açılmasına azlık tarafından karar verilmiş olunması halinde denetçiler dışında azlığın da vekil tayin edebilecekleri de hükme bağlanmış bulunmaktadır. Anılan yasal düzenlemeye göre, dava açma hakkı sadece şirket adına ve denetçilere tanınmış olmakla, davanın yürütülmesi ve mahkemece verilen kararın temyiz edilme hakkının da ilke olarak denetçilere ait olduğunun kabulü zorunludur. Davaya katılması isteğe bağlı tutulan azlık vekili ise, davaya iştirak ettiği sürece, asıl davacı şirket denetçi vekiline yardımcı olabileceği gibi, ayrıca davayı yakından izleme olanağına kavuşmuş olacaktır. Esasen, azlık da dahil olmak üzere, münferit pay sahiplerine de TTK.nün 309, 336 ve 337. maddeleri hükümleri uyarınca yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası açabilme hakkı tanınmış olması da yukarıda varılan sonucu doğrulamaktadır. Nitekim, dava konusu olayda da azlık tarafından bu yönde bir davanın açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında azlık vekiline sadece yasanın emredici hükümlerine aykırılık halinde ve kamu düzenini sağlamaya yönelik olarak temyiz hakkının tanınması, hem kamu düzeninin sağlanması, esasen, bu nitelikteki hükümlerin mahkemelerce de resen dikkate alınması gerekmektedir.
Bu durum karşısında dava konusu olayda, mahkemece verilen yetkisizlik kararının, kamu düzenini sağlamaya yönelik emredici hükümlere aykırılık teşkil edip etmediğinin tespiti gerekmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava konusu olaya dönüldüğünde; davacı anonim şirketin yönetim kurulu üyesi olan iki davalı hakkında 02.03.2001 günü genel kurulda azlığın, çoğunlukça alınan ibra kararına karşı çıktıkları gibi, bu kişiler aleyhine dava açılması yönünde oy kullandıkları ve bunun sonucu olarak davacı şirketçe denetçisi aracılığı ile TTK.nün 341/2. maddesi hükmü uyarınca, davalılar aleyhine işbu sorumluluk davasının şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava sırasında azlığı temsilen bir avukatın onların vekili sıfatı ile davaya katıldığı, davalılar vekilinin HUMK.nun 9. maddesine dayalı yetki itirazı üzerine, davacı şirket denetçisinin yetki itirazını kabul etmesine karşın, azlık vekilinin bu kabule karşı çıktığı da keza dosya kapsamıyla sabittir.
Bu bağlamda öncelikle bu tür davalarda yetkili mahkemeyi belirleyen TTK.nun 309/3. maddesinin emredici bir hüküm niteliği taşıyıp, taşımadığı
hususunun tespiti gerekmektedir. Anılan hükümde bu davanın şirket merkezinde "açılabileceği" ifade edilmiş olup, bu ifadeden açıkça anlaşılabileceği gibi, hükmün emredici niteliği yoktur. Nitekim, doktrinde de bu husus, yani TTK.nun 309/3. maddesindeki yetki kuralının emredici bir hüküm olmadığı, anılan hüküm dışında HUMK.nun 9, 10, 16, 17, 21 ve 22. maddelerinde belirtilen yer mahkemelerinde de bu davanın açılabileceği kabul edilmektedir (Bkz. Prof. Dr. H. Arslanlı, Anonim Şirketler, II-III, İst. 1960, Sh. 193. Prof. Dr. H. Domaniç, Anonim Şirketler Hukuku ve Uygulaması, II, İst. 1988, Sh. 682 vd., Dr. E. Çamoğlu, Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, Ank. 1972, Sh. 145 vd.).
Emredici nitelikteki yetki kuralları dışında kalan yetki kurallarının aksinin, taraflarca yetki anlaşması ile bellenebileceği HUMK.nun 22.maddesi hükmü gereğidir. Taraflar arasında davadan önce yetki anlaşması yapılmamış olsa bile, yargılama sırasında davalının yetki itirazının davacı tarafça kabul edilmiş olması halinde yetki anlaşmasının yargılama aşamasında oluşabileceği ve mahkemenin de bu anlaşmaya uygun olarak yetkili mahkemeyi belirleyebileceğinin kabulü gerekir. Nitekim, doktrinde yetki anlaşmasının yargılama sırasında zımnen dahi oluşabileceği kabul edilmektedir (Bkz. Prof. Dr. B. Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı, İst. 1995, Sh. 174 vd.}.
Davaya konu olayda da yetki konusu bu açıklamalar çerçevesinde gelişmiş ve mahkemece davacı şirketle, davalılar arasında yargılama aşamasında yetki anlaşması gerçekleştiğinden bahisle temyiz konusu yetkisizlik kararı verilmiştir. Her ne kadar azlık vekili, davacı şirket denetçisinin bu kabulüne karşı çıkmış ise de, yukarıda da değinildiği gibi TTK.nun 341. maddesine dayalı olarak şirketçe açılan sorumluluk davasında asıl davacı, şirket ve onun denetçisidir. Şirket denetçileri ile azlık vekilinin görüş aykırılığına düşmeleri halinde (yasanın emredici hükümleri dışında) asıl davacı şirket olduğuna göre, şirket denetçisinin iradesi dikkate alınarak dava yürütülmelidir. Aksi halde, davada bir tarafın iki başlı yönetimi ortaya çıkabilecektir ki, usul hükümlerinin böyle bir çözümsüzlüğe imkan tanıması mümkün değildir. Şirket denetçisinin ve/veya vekilinin, azlığın hukuki menfaatlerini zedeleyebilecek tarzdaki davranışları bakımından azlığa karşı sorumlu olacakları hususu ise, bu davanın konusunu teşkil edemez.
Bütün bu açıklamalar karşısında, mahkemenin yetki anlaşması konusunda emredici hükümlere aykırılık teşkil etmeyen hükmü bakımından, mümeyyiz azlık vekilinin temyiz hakkının olmadığı sonucuna varılmış bulunduğundan,
esasa yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmeden, temyiz isteminin bu yönden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenler ile azlık vekilinin temyiz isteninin (REDDİNE), 3.240.000.- lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile temyiz edenden alınmasına,, 24.12.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini