 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2001/7219
K: 2001/9992
T: 20.12.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KOOPERATİF ORTAKLIĞINDAN ÇIKARILMA KARARININ İPTALİ
- DAVA AÇMA SÜRESİ
Karar özeti: Kooperatif anasözleşmesinde, yönetim kurulu tarafından verilen ortaklıktan çıkartma kararlarına itirazın incelenip karara bağlanması, genel kurulun görevleri arasında sayıldığına, yönetim kurulunca ortaklıktan çıkarılan ortağın itirazının genel kurulda değerlendirilip durumunun görüşüldüğünün anlaşılmasına ve dolayısıyla bu genel kurul tarihinde kooperatif ortaklığından çıkarıldığının kabulünün gerekmesine, anılan genel kurul kararının davacıya tebliğ edildiğine dair bir kanıt bulunmamasına göre, kooperatif ortaklığından çıkarma kararının iptali istemine ilişkin davanın süresinde açıldığı kabul edilmelidir.
(1163 s. Koop.K.m.16)
Taraflar arasında görülen davada (Burdur Asliye ikinci Hukuk Mahkemesince verilen 18.06.2001 tarih ve 2000/252-2001/170 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı kooperatifin ortağı olan müvekilinin ödemelerini aksattığı neden gösterilerek ortaklıktan çıkarıldığını, ancak kooperatif yöneticilerinin kendisine aidatlarını yatırması halinde ortaklığının devam edeceğini bildirdiklerini, bu nedenle ödemeye devam ettiğini, buna karşın davalı kooperatifin ortaklık konusunda muaraza yarattığını ileri sürerek, çıkarma kararının iptali ile ortaklığının tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ihraç kararına karşı süresinde dava açmadığını, çıkarma kararından sonra ödemeye devam ettiğini ileri sürmüş ise de, yatırdığı miktarın borucunu karşılamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, çıkarma kararına karşı iptal davasının 3 aylık yasal süre içerisinde açılması gerektiği, çıkarma kararı davacıya usulüne uygun tebliğ edilmemiş ise de, öğrenme tarihinde tebliğin muteber sayılacağı, davacının çıkarmadan sonra ilk kez 10.05.1999'da kooperatife ödemede bulunduğu, davacının dava tarihinde çıkarma kararını öğrendiğini kanıtlayamadığı, ayrıca dava dilekçesinde tebligatın usulsüzlüğünden söz etmediği, son oturumda böyle bir şey ileri sürmesinin iddianın genişletilmesi sayılacağı ve davanın 3 aylık süreden sonra açıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif ortaklığından çıkarma kararının iptali ile ortaklığın tesbiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı iken ortaklıktan çıkarıldığını ancak kooperatif yöneticilerinin aidatlarını ödemeye devam etmesi halinde ortaklığının devam edeceğini bildirdiklerini, bu nedenle ödemeye devam ettiğini ileri sürerek, çıkarma kararın iptali ile ortaklığının tesbiti isteminde bulunmuş, davalı vekili davanın süresinde açılmadığını savunmuş, mahkemece süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya incelendiğinde, davanın 20.04.1999 tarihli davalı kooperatifn yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarıldığı ve sözkonusu kararın 27.04.1999 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Sözkonusu karar tebliği usulsüz ise de, anılan karardan davacının haberdar olduğu dava dilekçesindeki beyanlarla sabittir. Ne var ki, davalı kooperatif Anasözleşmesi'nin 23/4. maddesinde, yönetim kurulu tarafından verilen ortaklıktan çıkarma kararlarına itirazların incelenip karara bağlanması genel kurulun görevleri arasında sayılmıştır. Davalı kooperatifin 19.06.1999 günlü genel kurul toplantısında üyelikten çıkarılan davacı Mustafa'nın çıkışının oybirliği ile kabul edildiği anlaşılmıştır. O halde, anılan genel kurulda davacının itirazının değerlendirildiği ve durumunun yeniden görüşülüp kooperatif ortaklığından genel kurul tarihinde çıkarıldığı kabul edilmelidir. Sözkonusu genel kurul kararının davacıya tebliğine ilişkin bir kanıt bulunmadığına göre, davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın süreden reddi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın davacı yararına (BOZULMASINA) ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.12.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.