 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2001/6463
K: 2001/9351
T: 26.11.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ÇEK HAMİLİNİN MÜRACAAT HAKKI
- KEŞİDECİ, CİRO EDEN VEYA AVAL VERENİN MÜTESELSİL SORUMLULUĞU
Karar özeti: Yetkili son hamil olduğu ve çeki süresinde bankaya ibraz ettiği çekişmesiz olan davacının, çeki süresinde ibraz ederek ödenmediğini tesbit ettirmesine, hamilin, cirantalar,
keşideci ve diğer sorumlulara karşı TTK.nıın 722. maddesi hükmünde yazılı kapsamda müracaat hakkı bulunmasına, bir çeki keşide ve ciro eden veya aval veren kimselerin, hamile karşı müteselsilen borçlu sıfatıyla sorumlu olmalarına göre, davacının müracaat hakkını kaybetmediği dikkate alınarak davanın çözümlenmesi gerekir.
(6762 s. TTK. m. 636, 720, 722, 730/12)
Taraflar arasında görülen davada Malatya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 04.04.2001 tarih ve 2000/383-2001/198 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik (hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten
sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının keşide ettiği 120.000.000.-TL bedelli hamiline çekin, ciro yolu ile müvekkiline geçtiğini ancak çekin karşılıksız olması bedeniyle, tahsil edilemediğini, daha sonra müvekkilinin çeki dava dışı Emir'e ciro ettiğini, bu kişinin keşideci davalı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile icra takibine giriştiğini, ancak davalının bu kişi aleyhine ve imzası bulunmadığı için açtığı menfi tesbit davasının davalı lehine sonuçlandığını, dolayısıyla çek bedelini davalıdan tahsil edemeyen bu kişinin çeki iade etmesi üzerine müvekkilinin çek bedelini bu kişiye ödediğini ve tahsil edemediği için zarara uğradığını ileri sürerek, çek bedeli olan 120.000.000.-TL'nın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin çeki dava dışı Cemal'e hamiline keşide edip teslim ettiğini, dolayısıyla çeki Cemal'den ciro yoluylu alan davacı ile müvekkili arasında temel ilişki bulunmadığını, davacının ciro ettiği dava dışı Emir Ömer'in başlattığı takip üzerine müvekkilinin açtığı menfi tesbit davasının müvekkili lehine sonuçlanıp, kesinleştiğini, bu ilama rağmen müvekkili aleyhine açılan alacak davasının reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar doğrultusunda çekin bir ödeme aracı olduğu ve yazılı miktar kadar alacağa kesin bir delil olamayacağı, çekteki imza inkar edilmediği sürece davacının alacak iddiası hakkında yazılı delil başlangıcı sayılabileceği, dolayısıyla tanık dinlenebileceği, ancak davacının çekte ve kesinleşen ilamdan başka bir delile dayanmadığı ve davalıya yemin teklif etmeyeceğini .beyan ettiği gerekçeleriyle, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, çekin son hamili davacının, davalı keşideci aleyhine açtığı çek bedelinin tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Davacının yetkili son hamil olduğu ve çeki süresinde bankaya ibraz ettiği noktalarında bir uyuşmazlık yoktur.
Bilindiği üzere, çeki süresinde ibraz ederek ödenmediğini, TTK.nun 720. maddesi uyarınca tesbit ettiren hamilin, cirantalar, keşideci ve diğer çek sorumluluklarına karşı aynı Kanun'un 722. maddesi hükmünde yazılı kapsamda müracaat hakkını kullanabilme hakkına haizdir. Aynı Kanun'un 730/12. bendi hükmü uyarınca çeklerde de uygulama alanı bulan aynı Kanun'un 636. madde hükmüne kıyasen bir çeki keşide ve ciro eden veya aval veren kimseler halime karşı, müteselsilen borçlu sıfatıyla sorumludurlar.
Mahkemece, davacının müracaat hakkını kaybetmediği dikkate alınarak, davanın çözümlenmesi gerekirken, sanki müracaat hakkı kaybedilmiş gibi değerlendirilerek ve yazılı gerekçelerle temel ilişkinin kanıtlanamadığı sonucuna varılarak ve bunun dışında dava konusu çekin bir kambiyo senedi vasfını kaybetmediği dikkate alınmadan, bu çekten dolayı ayrıca alacaklı oluğunun ispat külfeti çek hamili davacıya yüklenmek suretiyle davanın reddi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.11.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.