 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2001/5020
K: 2001/8116
T: 22.10.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ACENTELİK SÖZLEŞMESİ
- TAZMİNAT
- FEVKALADE MASRAFLAR
- MAHRUM KALMAM KAR
ÖZET : l- Belirli süreli acentelik sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkin davada, acentenin, acente olarak tayin edildiği bölgede hakkı bulunduğundan, TTK.nun 127. Maddesi uyarınca isteyebileceği bir masraf kaleminin var olup olmadığının saptanması ve yine aynı yasanın 128-131. Maddeleri uyarınca varsa mahrum kaldığı karın, gerektiğinde davalı kooperatif kayıtları da incelenmek suretiyle belirlenmelidir.
2- Dava, kooperatif aleyhine açılmış olup, karar başlığında davalı kooperatif başkanı olduğu anlaşılan kişinin, şahsen davalı olarak gösterilmesi HUMK.nuıı 388. maddesine aykırılık teşkil eder.
(6762 S. TTK. m. 118,127,128- 131, 134)
(1086 s. HUMK. m. 388)
Taraflar arasında görülen davada (Bartın Asliye 2. Hukuk Mahkemesi)nce verilen 25.1.2001 tarih ve 1995/504-2001/3 sayılı kararın, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında davalının Çaycuma ve Perşembe acenteliği sözleşmesi yapıldığını sözleşmenin 22.11.1996 tarihine kadar geçerli olmasına karşın 14.6.1995 tarihinden itibaren davalının müvekkili ile irtibatını kestiğini, bu iş için müvekkilinin yaptığı masraflar toplamının (277.000.000.-) TL olup, (30.000.000.-) TL.de kar mahrumiyeti bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla (300.000.000.-) TL maddi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevabında, davacının daha önceden A... Turizmin acenteliğin: yapmakta iken müvekkili E... firmasına acentelik yapmaya başladığını, E... firmasının iş yapmaması nedeniyle Ö... firmasına devredildiğini, bunun üzerine davacının Ö... firması ile anlaşarak, Ö... firmasının acenteliği satın alma teklifini de geri çevirerek acenteliğini Osman isimli kişiye devrettiğini ortada kar olamadığı için kar mahrumiyetinin de söz konusu olmayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna nazaran, TTK.nun 134. maddesi uyarınca geçerli bir sebep olmadan ve 3 aylık ihbar müddetine uyulmaksızın akdi fesheden tarafın başlanmış işlerin tamamlanamaması yüzünden diğer tarafın uğradığı zararı tazmine mecbur olduğu, davacının dosya kapsamına ve 25.1.2001 tarihli oturumdaki beyanına göre, haksız fesih nedeniyle başlayıp bitirmediği işinin bulunmadığı, böyle bir zararın iddia ve ispat edilmediği, davacının 30.7.1995 tarihinde işyerini kapattığı ve vergi kaydını sildirdiği, bu durumda uğradığı ya da mahrum kaldığı herhangi bir zararın söz konusu olmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava belirli süreli acentelik sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde TTK.nun 134. maddesinin tatbiki suretiyle sonuca ulaşılmaya çalışılmışsa da, belirsiz süreli zamana ilişkin acentelik sözleşmesinin haklı nedenlerden dolayı feshini ve sonuçlarını düzenleyen anılan yasa hükmünün somut olayda tatbik kabiliyeti bulunmamaktadır. Acentenin TTK.nun 118. maddesi uyarınca acente olarak tayin edildiği bölgede tekel hakkı bulunduğundan, TTK.nun 127. maddesi uyarınca isteyebileceği bir masraf kaleminin var olup, olmadığının saptanması ve yine aynı Yasa'nın 128-131. maddeleri uyarınca varsa mahrum kaldığı karın gerektiğinde davalı kooperatif kayıtlan da incelenmek suretiyle belirlenmesi gerekirken, noksan inceleme sonucu ve yanlış gerekçelerle yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
3-Yine dava kooperatif aleyhine açılmış olup, karar başlığında davalı olarak kooperatif başkanı olduğu anlaşılan Mehmet'in şahsen davalı olarak gösterilmesi de HUMK.nun 338. maddesine aykırılık teşkil etmekle hatalı görülmüş ve kararın bu nedenle dahi bozulması gerekmiştir.
Sonuç : Yukarıda (l) nolu benntte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına (BOZULMASINA), ödendiği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.