 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2001/2118
K: 2001/4251
T: 14.05.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 4.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 29.11.2000
tarih ve 1999/509 - 2000/701 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından
istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, dava dilekçesinde, dübel ve vida konulu tekli tasarımın 26.01.1998 tarih ve 3985 sayılı "Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesi" ile kendi adına tescilli bulunduğunu, adına tescilli tasarım ile aynı olan bir başka dübel tasarım talebinin davalı Lütfü adına davalı Enstitüce tescil olunduğunu, oysa davalı tasarımının yeni ve ayırt edici nitelik taşımadığını ileri sürerek, davalı Türkiye Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Başkanlığı'nın 25.08.1999 tarihli kararının ve davalı Lütfü adına tescilli 5247 sayılı tasarım sicil kaydının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türkiye Patent Enstitüsü Başkanlığı vekili, iki tasarıma ait görsel anlatımlar
karşılaştırılarak incelendiğinde birbirlerinden farklı olduklarını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı Lütfü vekili, davaya cevabında "DÜBEL" tasarımlarının birbirine benzerliğinin fonksiyon bakımından kaçınılmaz olduğunu, ancak yaratılan farklılığın bilgilenmiş kullanıcılar üzerinde bıraktığı genel izlenime bakıldığında müvekkiline ait tasarımın farklı ve yeni olduğunu, davacının dosyaya sunduğu dübel örnekleriyle adına tescil edilen dübel tasarımının birbiriyle aynı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna nazaran, davacının
tasarımı ile davalının tasarımına ait çizimler ve ibraz edilen örnekleri gözönüne alındığında
fonksiyonlarının aynı olduğu, dış görünüşlerinde farklılıklar bulunduğu ancak bunların küçük
ayrıntılar niteliğinde bulunduğu, sonraki tasarım dikkate alındığında tasarımcısının olağanın ötesinde bir çalışma ve ustalık uygulamasının söz konusu olmadığı, davalının tasarımının yenilik vasfı taşımadığı gibi, ayırt edici niteliğe de haiz olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulü ile, davalı Enstitü'nün Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun 25.08.1999 gün ve 92157 nolu kararının iptaline ve davalı adına 5247 sayı ile kayıtlı tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, davacının tescilli tasarımı ile davalı adına tescil gören tasarımın benzer olduğu, davalının tescilli tasarımının yenilik mahiyeti arzetmediği iddiasına dayalı olarak açılmış, davalıya ait tasarım sicil kaydının sicilden terkini ile davacının Enstitü nezdinde yapmış olduğu itirazın reddine ilişkin kurum kararının iptali taleplerini içermektedir. Davacı istemi dikkate alındığında, uyuşmazlığın 554 sayılı KHK.nin 6, 7 ve 8 nci maddeleri uyarınca çözümlenmesi gerekecektir. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere, davacıya ait tescilli tasarım ile davalı adına, tescil gören tasarımların Endüstriyel Tasarımlar Bültenindeki çizimleri ile tasarımları açıklayan tarifnameleri aynı özellikleri taşımamakta ancak, dosyaya sunulan numuneler arasında çok fazla ortak özellik bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı tarafından dosyaya sunulan numunenin davacı tasarımında belirlenen ürün ile ayniyetinin hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde belirlenememiş olması ve onun tarafından davalı tasarımıyla benzerlik arzeden numunenin davalı tasarımından önce kamuya arzedildiğinin iddia ve ispat edilememiş bulunmasına göre, taraf tasarımlarının anılan çizimleri ve tasarımı açıklayan tarifnamelerdeki özellikleri itibarıyla mukayese edilmesi gerekmektedir. Açıklanan bu durum karşısında mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve kararın açıklanan nedenle davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile
kararın davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 14.05.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.