 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2001/1556
K: 2001/3871
T: 03.05.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 5.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 03.05.2000
tarih ve 1996/793 - 2000/454 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 01.05.2001 günde davacı avukatı Samiye ile davalı avukatlarından Filiz gelip, diğer davalılar avukatları tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin .yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Harun Kara tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin, ticaret siciline kaydettirdiği "Queen Of Turkey" adı altında 6 yıl
süredir güzellik yarışmaları organize ettiğini, "Quecn Of Turkey" ve "Queen Of Avrasya"nm patentinin ayrıca Almanya'dan rüçhan hakkı ile alındığını, yine Türkiye'de de 556 sayılı KHK gereğince başvuru yapılarak rüçhan hakkından yararlanıldığını, davalıların Viyana'da Queen Of Turkey isimli bir şirket varmış gibi sahte evrak ile 1995 yılındaki güzellik yarışmasında bu ismi haksız olarak kullandıklarını, 1996 yılı içinde hazırlıkta olduklarını ileri sürerek, davalıların isim hakkına haksız müdahalelerinin önlenmesine, şimdilik, maddi ve manevi zararlar için (1.200) USD.nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Satel Sabah TV A.Ş. vekili, "Queen Of Turkey" adının marka olarak tescil edilemeyeceğini, "Türkiye" sözcüğü için Bakanlar Kurulu'ndan izin alınmadığını, Türkiye'de geçerli bir tescil bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Erberk Ajans-Neşe Erberk vekili de, davacının Türkiye'de korunabilir marka ve patent
hakkının bulunmadığını, kaldı ki, müvekkilinin organizatör değil, sadece kareografısini üstlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna nazaran, davacı tarafın
08.04.1997 tarihi itibariyle tescil ettirilen markanın 1995/1996 yılları için hukuki koruma sağlamayacağı, içinde "Türkiye" sözcüğü geçen ticaret unvanının ancak Bakanlar Kurulu kararı ile konulabileceği, oysa, davacının böyle bir izin olmadığı, öte yandan, davacının anasözleşmesinde güzellik yarışması düzenleme konusunun yer almadığı, bu itibarla davalı eylemlerinde haksız rekabet veya haksız fiil bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat
istemine ilişkindir.
Her ne kadar, mahkemece 09.02.2000 tarihli bilirkişi raporu hükme dayanak yapılacak dava
reddedilmiş ise de, davacı tarafça bilirkişi raporuna ciddi itirazlar getirilmiş olduğu halde, mahkemece bilirkişilerden bu itirazları karşılayan ek rapor alınmadığı gibi, itirazlar karar gerekçesinde de yeterince tartışılmamıştır. Davacı taraf özellikle, güzellik yarışmaları düzenlemenin şirketin faaliyet alanında olduğunu belirterek şirket anasözleşmesinin amaç ve konusu başlıklı üçüncü maddesinin fotokopisini ibraz etmiş, (Queen Of Turkey) ibareli markasının Almanya'da 26.05.1995 tarihinde tescil ettirdiği rüçhan hakkına dayanarak, 25.07.1995 tarihinde Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescil talebinde bulunduğunu, işletme adı alarak tescil ve ilan edilen (Queen Of Turkey) ibaresinin TTK.nün 48/3 ncü maddesindeki yasaklama kapsamında sayılamayacağını açıklamıştır. Bu durumda mahkemece, evvel
emirde davacının (Queen Of Turkey) markası ile ilgili, Türk Patent Enstitüsü'nden rüçhanlı tescil işlemi dahil olmak üzere başvuru ve tescil belgelerinin istenilmesi, bundan sonra, davacı tarafın tüm itirazlarını karşılayacak şekilde bilirkişilerden rapor alınması ve elde edilecek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın davacı yararına BOZULMASINA, duruşmada vekil ile temsil olunan davacı yararına taktir olunan (l00.000.000.-)TL vekillik ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03.05.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.