 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2001/11136
K: 2002/3678
T: 18.4.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
818/m.101, 102, 103
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 27.9.2001 tarih ve 2001/122-890 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalıların zorunlu trafik sigortacısı ve maliki bulundukları aracın çarpması sonucu müvekkil şirkete ait saha dolabında ( 455.263.099 ) TL. hasar meydana geldiğini, hasar bedelinin davalı Halk Sigorta A.Ş. tarafından 4.10.2000 tarihinde ödendiğini, ancak hasar tarihi olan 5.2.2000 tarihinden ödeme tarihine kadar işleyen T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı % 70 ve değişen oranlardaki faizin ödenmediğini ileri sürerek ( 212.470.000 ) TL. avans faiz alacağının 4.10.2000 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı % 70 ve değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davacı şirketin talebi üzerine ( 455.263.000 ) TL. ödeme yaptıklarını ve poliçeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiklerini; davalı Sinan vekili, kendilerine bildirim yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı Sinan'ın 7.2.2000 tarihinden ödeme tarihine kadar ( 177.165.933 ) TL. yasal faiz ödemesi gerektiği, davalı sigorta şirketine ise davadan önce ödeme ihbarı tebliğ edilmediği gerekçesiyle, davalı sigorta şirketi hakkında açılan davanın reddine, anılan meblağın davalı Sinan'dan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalı aracı binek otosu olup, ticari nitelikli bir araç olmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Ancak dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini isteminden kaynaklanmaktadır. Borçlu temerrüdünün sonuç ve hükümleri B.K.nun 101 ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiştir. Temerrüdün sonuçlarından birisi de, borçlunun hiçbir kusuru olmasa ve alacaklı bir zarara uğramasa dahi temerrüt tarihinden itibaren para borçlarına B.K.nun 103 ncü maddesi uyarınca faiz yürütülmesidir. Para borcu ise, sözleşmeden doğabileceği gibi haksız eylemden ve sebepsiz zenginleşmeden de meydana gelebilir. Haksız fiillerde temerrüdün herhangi bir ihtara gerek olmadan, olay tarihinden itibaren başlayacağı yerleşmiş Yargıtay uygulamasıdır. Bu durum karşısında Mahkemece, haksız fiil tarihi 5.2.2000 olduğu halde 7.2.2000 tarihinden başlamak suretiyle temerrüt faizi hesaplanması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak (2) nolu bentde açıklanan sebeplerle yerinde görülen davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı lehine BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.4.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.