 |
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/10518
K. 2002/2269
T. 12.3.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Beyoğlu Asliye 1.Ticaret Mahkemesince verilen 4.10.2001 tarih ve 2001/86-528 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Hüseyin Ulus tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin %49 oranında payına sahip olduğu davalı şirketin, müvekkili temsilciliğinden 13.10 2000 tarihli kararla alınan Hasan Basri Uğurlunun çağrısı üzerine usulsüz şekilde toplanan yönetim kurulunun 18.10.2000 tarihli iki üye imzalı kararıyla, genel kurulu toplantıya çağırdığını, toplantının saatinde yapılmadığını, müvekkili temsilcisinin talebiyle gündemin bazı maddelerinin görüşülmesinin ertelendiğini; ancak erteleme sonrası yeni toplantı zamanının ve erteleme hususunun ilan edilmediği gibi, ayrıca genel kurul toplantısının geçersiz olduğunu ve genel kurulda alınan idare meclisinin seçimi ile ücret verilmesi kararlarının iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, 30.11.2000 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların geçersizliğinin tespitini, iptallerini ve şirkete kayyım tayinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, TTK.'nun 370. maddesi uyarınca tüm pay sahiplerinin katılımı ile toplantı yapıldığını ve iddiaların doğru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, o güne kadar ücret verilmezken, toplantıda alınan yönetim kurulu üyelerine aşırı yüksek ölçüde ücret verilmesi kararının iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, genel kurulun 4. ve 5. maddelerinde alınan denetçi ve yöneticilerin ücretlerinin tespitine ilişkin kararın iptalin diğer istemlerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, denetçi ve yönetici ücretlerinin belirlenmesine dair kararların iptali, diğer iptal istemlerinin reddi yolunda hüküm kurulmuştur.
Davaya konu ve kısmen iptaline karar verilen kararların verildiği 30.11.2000 tarihli genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde, denetçi ve yönetim kurulu üyelerinin seçimi ile onlara verilecek ücretlerin tespitine dair gündemin 4. ve 5. maddelerinin birlikte görüşülmesine karar verildiği; ancak sözü edilen konuların her birinin ayrı ayrı görüşülerek oylandığı, bu itibarla seçimler ve ücret tespitleri için 4 görüşme ve 4 oylama yapılarak, 4 karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle ve temyize getirilen çekişmenin mahkemenin iptal kararı verdiği ücret tespitleriyle ilgili olduğu nazara alınarak, genel kurulun bu konudaki iki kararıyla ilgili değerlendirmenin ayrı ayrı yapılması gerekecektir.
Genel kurul tutanağında, Denetçiye yıllık 1.500.000.000 ( Bir milyar beşyüz milyon Türk Lirası )ücret tespitine oy birliğiyle karar verildi yazılıdır. Mahkeme gerekçesinde de bu husus belirtilerek, davacı şirket temsilcisinin herhangi bir muhalefeti mevcut olmadığından davacı şirketin dava hakkının bulunmadığı belirtilmiş; ancak hüküm yerinde denetçi ücretinin tespiti hakkındaki kararın da iptali yolunda hüküm kurulmuştur.
Öte yandan, denetçi ücret tespitinden sonra, yönetim kurulu üyelerinin seçimine geçildiği, oylamadan sonra davacı temsilcisinin seçime muhalefet ederek bu hususu tutanağa geçirdiği, bundan sonra yöneticilere ücret verilmesi ilgili gündem maddesinin görüşüldüğü, yapılan teklife karşı davacı temsilcisinin karşı koyarak, teklifin fahiş olduğunu belirttiği, bundan sonra ise oylamanın yapıldığı ve oy çokluğu ile teklifin kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bu son oylamadan sonra, yapılan oylamaya muhalefet edildiğine dair bir meşruhata tutanak metninde rastlanmamaktadır. Dairemizin kökleşen uygulaması, bu karara muhalefet olması ve muhalefetin tutanağa geçirilmesi yolundaki dava şartının gerçekleşebilmesi için, muhalefetin alınan karardan sonra tutanağa geçirilmesi gerektiği yönündedir. Bu görüş, karara peşinen muhalefet olmaz şeklinde açıklanabilir.
Mahkemece, açıklanan hususlar göz önünde tutularak, iptaline karar verilen kararlarla ilgili dava şartlarının oluşup oluşmadığı konusu üzerinde durulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA,ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.3.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.