 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/9887
K: 2001/1168
T: 13.2.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada Kadıköy Asliye 2.Ticaret Mahkemesi'nce verilen
21.6.2000 tarih ve 1999/1039-2000/582 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 13.2.2001 günde davacılar avukatı Ö. Ö. ile davalı avukatı A. E. İ. gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin birleştirilen dava davacısı Celal'den 27.6.1996 tarihinde
davalı kooperatif ortaklığını devraldığını, ortaklığa yaptığı başvurunun devredenin ortaklıktan
ihraç edildiğinden bahisle reddedildiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatif ortağı
olduğunun tesbitini, birleştirilen davada ise devreden Celal Güney vekili, müvekkilinin ortaklıktan ihraç kararın yok hükmünde olduğunun tesbitini talep etmiştir.
Davalı vekili, davaların reddini savunmuştur.
Mahkemece, her iki davanın reddine ilişkin verilen karar, davacılar vekilinin temyizi
üzerine Dairemizce bozulmuş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, toplanan
kanıtlara, kooperatif kayıtlarına ve bozma sonrası alınan bilirkişi raporuna dayanılarak, kooperatif eski yöneticisi olan devreden Celal'ın ihracına dayanarak gösterilen "haklı sebep" hakimin 1163 sayılı yasayı değiştiren 3476 sayılı yasa ile kaldırılması nedeniyle geçerli olmadığı, bu kişinin ortaklık payını 27.6.1996 tarihli sözleşme ile devrettiği Arif 'in ortaklığa engel bir halinin bulunduğunun ileri sürülmesinden dolayı ortaklığa kabulü gerektiği gerekçesiyle her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Asıl davada davacı, davalı kooperatif ortağı Celal'den 27.6.1996 tarihli noter
sözleşmesi ile ortaklık hakkını devraldığından bahisle ortak olduğunun tesbitini, birleştirilen
davada ise devreden C.Güney, devir sözleşmesinden önce davalı kooperatif yönetim kurulunca verilen 13.6.1996 tarih ve 63 sayılı ortaklıktan ihraç kararının yok hükmünde olduğunun tesbitini istemişlerdir.
Mahkemece, devreden Celal'in ortaklıktan ihracına gerekçe gösterilen "haklı sebepler" halinin daha önce yürürlüğe giren ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 16.maddesini değiştiren 3476 sayılı kanun ile kaldırıldığı, yasa değişikliğine intibak ettirilen kooperatif anasözleşmesinde de böyle bir ihraç nedeninin yer almadığı, bundan dolayı ortaklık hakkını devreden hakkında verilen ihraç kararının yok hükmünde olduğu sonucuna varılarak her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın kabulüne ilişkin ilk karar Dairemizin 4.6.1998 gün ve 1998/951-4184 s.h İlamı ile
(devredene ihracına ilişkin kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin karar ise
Dairemizin 21.9.1999 gün ve 2276-7007 sayılı ilamı ile (ilk bozmadan sonra devredenin açtığı dava ile birlikte her iki davacının hukuki durumunun değerlendirilerek saptanmasından sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği görüşü ile) bozulmuştur.
Anılan Yasada ve davalı kooperatif anasözleşmesinde yer almayan bir nedenle dahi olsa,
birleştirilen dava davacısı hakkında verilen ve kendisine tebliğ edilen şeklen varlık kazanmış ve tebliğ prosedürü tamamlanmış bir ortaklıktan ihraç karan bulunmaktadır. Böyle bir karara karşı 1163 sayılı Kanun'un 16/3. maddesince öngörülen 3 aylık hak düşürücü sürede genel kurula itiraz edilmediği gibi, kararın iptali istemiyle dava da açılmamıştır. Sadece, bu süre içerisinde Celal Güney'in 10.7.1996 tarihli dilekçesiyle ortaklığını devrettiği, hakkındaki kararın hükmünün kalmadığı kooperatife bildirilmiş, ancak bir itiraz iradesi dile getirilmemiştir. Bu durum karşısında, yasal hak düşürücü süre içerisinde iptali kabil nitelikteki ihraç kararına karşı itiraz veya dava yoluna başvurmayan devreden ortak hakkında verilen ihraç kararının kesinleştiği gözetilerek her iki davanın reddi gerekirken, Dairemizin 21.9.1999 günlü bozmasına yanlış anlam verilerek, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile
kararın davalı yararına BOZULMASINA, 100.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.2.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.