 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/8020
K: 2000/1731
T: 02.03.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 03.06.1999 tarih ve 1996/595 - 1999/2374 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 29.02.2000 günde davacı asıl ve avukatı İsmail ile davalı avukatı Murat gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan davacı asil ve taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Seyfi Çizmeci tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar,
duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı avukatı, müvekkilinin 22.12.1993 tarihinde davalı bankanın İstanbul Levent Şubesine ödediği 8.371.939.400.- lira karşılığında 21.12.1994 vadeli ve 15.719.000.000.- lira nominal değerli Hazine Bonosu satın aldığını, hazine bonolarının henüz basılmadığından bahisle davalı bankaca teslim edilmediğini, 01.02.1994 tarihinde bankaya çekilen fax ile hazine bonolarının Ovenight'larda değerlendirilmek üzere Menkul Kıymetler Müdürlüğü'ne intikal ettirilmesi talep edildiği, halde bu talimatın gerekçesiz olarak yerine getirilmemesi nedeniyle davacının zarara uğradığını, faiz oranının yıllık % 88.5 olduğu halde % 88'den hesaplanarak müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verildiğini ileri sürerek şimdilik 101.000.000.-lıra'nın temerrüt tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nca ihraç edilen hazine bonoları ve Devlet tahvillerinin vadesinde hazine tarafından ödendiğim, aracı kurum olan müvekkili bankanın hazine bonolarını geri alım taahhüdünde bulunmadığını kaldı ki bu işlemin piyasa koşullarına bağlı olduğunu savunarak davanın reddini işlemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davalı bankanın, davacının hazine bonosu almasında aracılık yaptığı, dava dilekçesinde belirttiği hususları davalının yerine getirme zorunluluğu bulunmadığı ve buna dair bir sözleşme de yapılmadığı, davacının iddia ettiği zararların oluşmasında bankaya kusur yüklenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı avukatı temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Ancak, dosyadaki 22.12.1993 tarihli makbuzda ve aynı tarihli kasa tahsil fişinde satılan menkul kıymetin hazine bonosu olduğu.-yazılı bulunduğuna ve davacı bu inançla hareket ettiğine göre bu satışın davacı açısından hazine bonosu alım-satım işlemi olduğunun kabulü gerekir. mahkemece alalarında sermaye piyasası konusunda uzman kışının de bulunduğu bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınmak suretiyle, dava konusu olayda davalı bankanın faaliyetinin hazine tarafından ihraç edilen menkul kıymetlerin ikinci el piyasada davacıya kesin satış işlemi olup olmadığı, veya davalı bankanın söz konusu sermaye piyasası araçlarının alım satımında aracılık edip etmediği belirlenerek, şayet ikinci durum söz konusu ise, bankanın, davacının verdiği 01.02.1994 tarihli talimat gereğinin yerine getirilmemesinde, Sermaye Piyasası Kanunu'nun aracı kurum ve kuruluşlarının faaliyetlerini düzenleyen 30.maddesi ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun Seri: V, 19 nolu tebliği ve ilgili diğer mevzuata uygun hareket edip etmediği, sonuç itibariyle davalı bankanın kusurlu davranıp davranmadığı, davacının da olayda müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı belirlenerek davacının zarar iddiasının bu çerçevede ele alınıp değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan vazıh şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentteki nedenlerle kararın davacı lehine BO2SULMASINA, 65.000.000.- ika duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.