 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/7644
K: 2000/9678
T: 05.12.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 28.4.2000 tarih ve 1998/2333-433 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 5.12.2000 günde davacı avukatı R. A. gelip davalı avukatı tebligata rağmen gelmedi, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Hüseyin Ulus tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, "B." isimli işletmenin ilk olarak 1961 yılında Orhan tarafından, eşiyle birlikte kurulduğunu, pasta ve içkili gazino olarak faaliyet gösterdiğini, 1979 yılında işletmenin tahliyesi üzerine işletmenin iki kız kardeş arasında bölüşüldüğünü, Suna'nın restoran bölümünü, Lale'nin ise pastane bölümünü devam ettirmek üzere anlaştıklarını, daha sonra şirketleşmelerin olduğunu, o yıllardaki uygulamalar gereği davacı şirketin bu kelimeyi ticari unvanı olarak tescil ettiremediğini, pastane bölümünün ise doksanlı yıllarda "B." ismi için muvaffakatname verildiğini, 1997 yılında Lale'nin hisselerini devretmesinden sonra davalı şirketin ana sözleşmesine restoran işletmeciliği yapmak ibaresinin eklendiğini ileri sürerek, haksız rekabetin menini, davalı ana sözleşmesindeki değişikliğin terkinin, 5.000.000.000 lira maddi ve 3.000.000.000 lira manevi tazminatın faiziyle davalıdan tahsilini ve kararın ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, muvafakatnamenin hakkın devri belgesi olmadığını, müvekkilinin haklı nedenle "B." unvanıyla faaliyet gösterdiğini, şimdilik yemek işiyle uğranılmadığını, sadece gıda ürünleri arasına salatanın da katıldığını, ilerde bu işe de girişileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucuna göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda ve davalının restoran işini düşündüğü; ancak henüz bu işi eylemli olarak yapmadığı için davacının maddi zarara uğramadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının markasını restoran işinde de kullanmak istemesinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, ana sözleşmedeki değişikliğin sicilden terkinine, 1.000.000.000 lira manevi tazminatın faiziyle davalıdan tahsiline, kararın ilanına, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
l-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava haksız rekabetin meni, davalı ana sözleşmesindeki değişikliğin terkini, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece, haksız rekabetin meni yanından, manevi tazminat istemi ile ana sözleşmesindeki değişikliğin terkini istemi de kabul edilmiştir.
Davalının eylemli olarak haksız rekabette bulunmadığı mahkeme kararı gerekçesinde yer almış bu nedenle maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının ne suretle manevi zarara uğradığı açıklanmış olmadığı gibi, böyle bir zararın varlığı yöntemince ispatlanmış da değildir. Bu nedenle manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3-Öte yandan, davacı taraf davalının taraflar arasında ki anlaşma hükümleri uyarınca "B." unvanı ile restoran işletmeciliği yapmasını engellemesini isteyebilecek ise de, davalı şirket ana sözleşmesinde lokantacılık yapılmasını da şirket konuları arasına yer aldığından, şirket anasözleşmesinin tadil ve hükmün terkini isteminde bulunmasının her hangi bir yasal dayanağı bulunmadığında, davacının bu isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalının lokantacılık yapmasını engelleyecek şekilde hüküm tesisi de yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle dahi davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, 100.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 5.12.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.