 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/7381
K: 2000/8746
T: 9.11.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ
Karar Özeti: Markalı bir ürün, marka sahibi veya onun izni ile münhasır lisans sahibi tarafından piyasaya sürülünce, marka tescilinden doğan hak, tüketilmiş olmakta, artık o markayı taşıyan malın sonraki satışlarına davacının (marka veya lisans sahibi) müdahale etme hakkı ortadan kalkmaktadır. Ancak marka sahibi, malın piyasaya sunulmasından sonra, üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kbtüleştirilerek ticari amaçlı kullanılmasını önleme. yetkisine sahiptir.
[KHK. -556 s. (24.6.1995 Ta.) m. 9/2,13/1-2, 61/a]
(6762 s. TTK. m. 56)
Taraflar arasındaki davanın (Isparta Asliye 1. Hukuk Mahkemesijnce görülerek verilen 27.4.2000 tarih ve 1997/104-2000/239 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm be!geler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Fransız firması adına marka tescilli ve Türkiye'de lisans hakkı müvekkiline ait "Naf Naf"markalı hazır giyim eşyalarının yetkili bayi olmadığı halde davalı tarafından, üstelik düşük fiyatla satıldığını, satışa arzetmenin ve şahsi ihtiyaçtan başka herne sebeple olursa olsun bulundurmanın haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin tesbiti ve önlenmesine, satışın yasaklanmasına, önlenmesine, hükmün ilanına, yoksun kalınan kar olarak 6 milyar TL. maddi tazminat ile 100 milyon TL manevi tazminata faiziyle birlikte karar verilmesini talep ve dava etmiştir:
Davalı vekili, dava konusunu markalı malların pekçok yerde satıldığını, müvekkilinin bu yerlerden fatura ile satın alıp satışa sunduğunu, davacının dayandığı sözleşmede bunu. engelleyen bir hüküm yer a.lmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalının işyerinde belirtilen markalı çok miktarda malın satışa sunulduğu, davalı şirket defterferinde kayıtlı alış fiyatı üzerinden % 40 kar eklenerek ve % 20 maliyet indirimi yapılarak davalının malları satmış olması varsayımı ile davacının yoksun kaldığı kar miktarının 889.616.000 TL. olarak belirlendiği, böylece davalının haksız kazanç elde ettiği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Davacı, davalının yetkili satıcı olmadığı halde "Naf Naf" markalı ürünleri düşük fiyatla satmasının ve şahsi ihtiyaçtan fazla her ne suretle olursa olsun elinde bulundurmasının haksıZ rekabet oluşturduğunu ileri sürerek bu davayı açmış olup, davalının markayı taklit ettiğini iddia ve ıspat etmiş değildir.
Davacı, dava dışı T... Limited Şirketi ile yetkili satıcılık'sözleşmesi yapmış olup malların bu şirket tarafından ilk defa satışa sunulmasından sonra piyasaya yayıldığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf, dava dışı A ... Tekstil limited Şirketin'den aynı markayı taşıyan ürünleri satın aldıktan sonra kendi mağazasında aldığı şekliyle olduğu gibi satışa sunduğunu savunmuş, fatura ibraz etmiş ve eyleminin haksız rekabet oluşturmadığını ileri sürmüştür.
556 sayılı KHKnin 13/1. ve bu maddenin mehazı olan Avrupa Topluluğu konseyi üye devletlerin markalarına ilişkin hükümlerin uyumlaştırılmasına ilişkin 89/104 sayılı Yönergenin 7.1. maddesinde "marka sahibi tarafından veya onun izni ile markayı taşıyan malların piyasaya sunUlmasından sonra marka sahibi, markanın bu mallarla ilgili olarak kullanılmasını yasaklayamaz" hükmü getirilmiştir. Buna "Marka tescilinden doğan hakların tüketilmesi" denmektedir. Markalı bir ürün, marka sahibi ya da somut olayda olduğu gibi onun izniile münhasır lisans sahibi tarafından piyasaya sürülünce, hak tüketilmiş olmakta, artık o markayı taşıyan malın sonraki satışlarına davacının müdahale etme hakkı ortadan kalkmaktadır. Dolayısıyla aynıKHKnin 9/2 ve 61/a maddelerine dayanılarak marka hakkına tecavüz iddiası dahi dinlenemeyeceği gibi, davalı eylemini hak$lz rekabet olarak nitelendirmek de mümkünolmayacaktır. Ancak, aynı KH.K. nin 13/2 maddesi uyarınca marka sahibi, malın piyasaya sun"ulmasından ,sonra, üçüncü. kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanılmasını önleme yetkisine sahiptir.
Öte yandan, münhasır lisans (tek satıcılık) sözleşmesi, yapımcı (sağlayıcı) ile tek satıcı (tek elden dağıtıcı) arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen, çerçeve niteliğinde ve sürekli bir sözleşme olup, yapımcı (bu davada davacı) ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede tekele sahip olarak satmak üzere tek satıcıya (davada dava dışı L.... Limited Şirketi) bedeli karşılığında göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmayı yüklenir. (Bak. Prof. Dr. Haluk Tandoğan, Borçlar Hukuku, Özel Borç Ilişkileri, C.1/1, Ank. 1985, Sh. 27 vd.) Sözleşmenin nisbiliği ilkesi uyarınca üçüncü kişiye herhangi bir yükümlülük getirilemez. O halde, davacının üçüncü kişilere karşı haksız rekabet hükümlerindenyola çıkılarak korunması mümkün değildir.
Somut olayın yukarıda yapılan açıklamalar ışığında irdelenmesi ve 'davalı savunması delilleri üzerinde-durularak, davalı eylemin 556 sayılı KHK'nin hükümlerine ve TTK.nun 56. vd. maddelerinde yazılı yasal düzemlemelere aykırılık teşKil edip etmediğine bakılmak, sonucuna göre karar verilmek gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı gerekçelerle davanın kabulü, bozmayı gerektirmiştir.
2- Yukarıda açıklanan bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin hükmedilen miktara ilişkin te my iz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekili,. nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halifıde temyiz edene iadesine, 9.11.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.