Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/7005
K: 2000/7974
T: 19.10.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
 
Taraflar arasındaki davanın Kadıköy Asliye 2.Ticaret Mahkemesince görülerek verilen
26.5.2000 tarih ve 1998/802-2000/482 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Almanya'da yerleşik dava dışı şirketin 1.3.1998 tarihinde 10 yıl için yemlediği
"Caparol+Fil şekli"nden oluşan sözcük/şekil markasının kullanım hakkının münhasır olmayan lisans sözleşmesi ile müvekkili şirkete verildiğini, müvekkilinin bu markalı ürünlerin ülkemizde-"Filli Boya" şeklinde tanınmasına öncülük ettiğini, piyasada bu şekilde bilinen ibarenin sözcük markası olarak tescilli talebinin, Türk Patent Enstitüsünce davalının aynı veya benzer türdeki malları için 8.6.1992 tescil tarihli "Fil" sözcük markası nedeniyle red edildiğini, ancak, davalının 5 yıldan bu yana ürünlerinde tescilli markasını kullanmadığını ileri sürerek, 556 sayılı KHK.nın 14 ve 42.maddeleri uyarınca davalı markasının iptaline ve sicilden terkinine, davalının eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun tesbitiyle önlenmesine, hükmün gazetede ilanına, markanın devrinin önlenmesi bakımından davalı markasının sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin tescil için 8.6.1992 tarihinde yaptığı başvurunun üzerinden
dava tarihine kadar 5 yıl geçse de KHK.nın 14.maddesindeki sürenin başlangıcının tescil tarihi olduğunu, başvurunun yayınlandığı 20.11.1993 tarihine göre dahi 5 yıllık sürenin dolmadığım, kaldı ki müvekkilinin bazı boya türlerinde markasını kullandığını, öte yandan dava açıldıktan sonra ihtiyati tedbir kararından önce markayı 1.6.1998 tarihinde dava dışı Aker Ltd.Şti'ne devrettiğini dolayısıyla HUMK.nun 86.madde uyarınca davanın yeni malike karşı açılması gerektiğini savunarak davanın süre, usul ve esastan reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda
"Fil" sözcüğünün 8.6.1992 tarihinden itibaren davalı adına marka olarak tescilli olduğu, 556 sayılı KHK'nın 14.maddesi uyarınca tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde davalının markasını
kullanmadığı, 43.maddeye göre davacının zarar gören kişi sıfatıyla dava hakkının bulunduğu, tescil başvurusu reddedildiğinden zarar gören durumunda olduğu, davalının markasını devrettiği şirket adına bir tescilin henüz gerçekleşmediği, ihtiyati tedbir kararının Enstitü tarafından kayıtlara geçirilmesi nedeniyle de zaten devrin tescil edilemediği, dolayısıyla KHK'nın 16.maddesine göre devir işlemi, tescil edilmeden sonuç doğuramayacağı ve sonuçta halen marka sahibinin davalı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan
delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekili, 18.5.1998 tarihinde işbu davayı açtıktan sonra 22.5.1998 tarihinde Kartal
3.Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak davalı şirketin fabrikasında tesbit yaptırmış olup, tesbit bilirkişi raporunda davalı fabrikasında 29 kalem çeşitli mal üretildiğinin beyan edildiğini ancak görülebilen 23 kalem ürün içerisinde davalı adına tescilli markanın kullanılmadığını tesbit ettiğini bildirmiştir. Tesbit sırasında beyanı alınan fabrika müdürü ise, davalı markanın üretilen ürünlerde hiçbir zaman kullanılmadığını beyan etmiştir. Davalı vekili rapora itirazında, esas dava derdest iken başka mahkeme aracılığı ile tesbit yaptırılamıyacağını, beyanda bulunan müdürün ise müvekkili şirketi temsile yetkili olmadığını, ticari defter ve faturalarının da tesbit sırasında incelenmediğini bildirmiştir.
Gerçekten de, HUMK.nun 370.maddesinde, dava açıldıktan sonra delil tesbitine davanın
görüldüğü mahkemenin görevli ve yetkili olduğu hüküm altına alındığı gibi, davalı tarafça ibraz edilen imza sirkülerine göre, tesbit sırasında beyanda bulunan fabrika müdürünün davalı şirketi temsile yetkili olmadığı da anlaşılmaktadır. Kaldı ki, davalı şirketin defter ve faturaları da tesbit sırasında incelenmemiştir.
Dava açıldıktan sonra yargılama sırasında da bazı ürünlerde markanın kullanıldığını savunma
olarak getiren davalının markasını kullanıp kullanmadığı üzerinde durulmamış, raporları hükme esas alınan bilirkişiler incelemesini evrak üzerinden yapmış, mahkemece bu nokta üzerinde hiçbir tartışma ve gerekçe ortaya konmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacının iddiası ile ilgili kanıtlar toplanmak, gerektiğinde
davalının ticari defter ve faturaları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak, 556 sayılı KHK.nın 14.maddesinde markanın kullanıldığı varsayılacak haller olarak sayılan kullanma biçimlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği hususu aydınlığa kavuşturulmak, sonucuna göre karar verilmek gerekirken, bu konuda hiçbir gerekçe ve tartışma ortaya konmadan eksik inceleme sonucu davanın kabulü, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma nedenine göre yerel mahkemenin davalı eylemlerini TTK.56. ve 57.maddesine göre
tesbitlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda l nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz
itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı şirket yararına BOZULMASINA, 3 nolu bentte ki hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.10.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini