 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/63
K: 2000/1035
T: 24.02.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın İskenderun Asliye 2. Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 23.9.1999 tarih ve 1998/110-1999/744 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Altun tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait işerinin "Geniş Teminatlı işyeri Sigorta Poliçesi" ile davalı şirkete sigortalı olduğunu, 13.6.1997 günü işyerinde vuku bulan hırsızlık olayı sonrası
çalınan eşya bedelinin davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek, şimdilik 250.000.000 TL nın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının prim peşinat ve taksitlerini ödemediğini, dolayısıyla müvekkilinin sorumluluğunun başlamadığını, kaldı ki dava konusu hırsızlık olayının, hırsızlık sigortası genel şartlarının A.A.1. maddesinde öngörülen riziko gruplarından hiçbirine uymadığını, şirket yetkilisi ve sekreterinin sigortalı mahalde iken açık olan ana giriş kapısından meçhul şahsın masa üstünde bulunan eşyaları almasının teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre, 29.3.1998 tarihli Geniş Teminatlı İşyeri Sigorta Poliçesi ile davacıya ait işyerinin davalı şirkete sigortalandığı,
toplam prim tutarının 22.795.080 TL olduğu ve bu miktarın 5.795.000 TL nın 29.3.1997 tarihli makbuzla nakit olarak bakiyesinin ise taksitle ödendiği, davalı vekilinin, davacının
sigorta primlerini yatırmamış olması sebebiyle poliçenin geçersiz kaldığı itirazının yerinde olmadığı, 13.6.1997 tarihinde davacının işyerinde meydana gelen hırsızlık neticesinde sigorta
kapsamı içinde bulunan malzemenin limit dahilinde poliçe değerinin 150.000.000 TL olduğu ve davalı şirketin sigorta poliçesi limit dahilinde çalınan işbu mal bedelini ödeme zorunluluğu bulunduğu gerekçesiyle, 150.000.000 TL nın davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafından davalı sigorta şirketine hırsızlık rizikolarına karsı sigorta ettirilen işyerinde meydana gelen hırsızlık olayının sigorta kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hırsızlık sigortasına TTK.nun 1320. maddesinde yer verilmekle birlikte bu maddede anılan sigortanın tanımı ve unsurlarına yer verilmemiş ve yine bu maddeye emredici hükümlerin
nelerden ibaret olduğunu gösteren TTK. nün 1264.maddesinde yer verilmemiştir. O halde bu tür sigortanın kapsamının sözleşme hükümlerine göre tayin edilmesi zorunludur. İlgili bakanlıkça onanan ve sözleşme koşulları haline gelen sigorta poliçesi genel şartlarına göre, hırsızlık nedeniyle meydana gelen zararın sigorta teminatı içerisinde kalabilmesi için hırsızlığın, sigortalı eşya ve malların bulunduğu mahallere kırmak, zorlamak, tırmanmak, duvar aşmak veya anahtar uydurmak suretiyle girilerek yapılmış olması veya sigortalı eşyanın bulunduğu mahallere gizlice girip saklanmak ve kapanmak suretiyle yapılmış olması veya sigorta ettireni veya efradını veya müstahdemleri söz ve şiddet kullanmak, ölümle tehdit
etmek, yaralamak veya öldürmek suretiyle yapılmış olması zorunlu bulunmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinde, sigortalı işyeri sahibi Nazar ile sekreterinin muayenehane bölümünde, hasta yanında bulundukları sırada meçhul bir şahsın açık kapıdan içeri girerek
hırsızlığın gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda sayılan oluş biçimlerine uymayan somut olayın, sigorta teminat kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı sigorta vekilinin bu yöne ilişen savunması dikkate alınmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.