 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/5697
K: 2000/6699
T: 12.9.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- 3. KİŞİLERİN, MARKA SAHİBİNE KARŞI AÇTIĞI DAVALARDA YETKİLİ MAHKEME
Karar Özeti: Markasına tecavüz edildiğini öne süren davacı bu davayı, "marka sahibi" sıfatıyla değil, marka tescil başvurusu, davalının önceden tescilli benzer markasının varlığı nedeniyle reddedilen "üçüncü kişi" sıfatıyla açmıştır. 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK.nin 63/3. maddesine göre, üçüncü kişiler tarafından, marka sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir.
(6762 s. TTK. m. 52, 57/5)
[KHK. 556 s. (24.6.1995 Ta.) m. 52, 63/1, 3]
Taraflar arasındaki davanın (İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce görülerek verilen 2.2.2000 tarih ve 1997/768-2000/30 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 18.1.1995 tarihinde kurulan ve tescilsiz "Antre Line" markası altında dokuma, deri, kürk, süet konfeksiyon maddesi üretimi yapan müvekkilinin marka tescil başvurusunun ayakkabı ve çanta ürünleri dışındaki ürünler için davalının 1.7.1996 tarihli "Antre" markasının tescilli oluşu nedeniyle reddedildiğini, 2.4.1996 tarihinde kurulan davalı şirketin ünvanındaki "Antre" sözcüğünün müvekkilinin ünvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, ayrıca müvekkilinin davalıdan önce kullanıp piyasaya tanıttığı markasının tescilinin de yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, davalının ünvanındaki "Antre" sözcüğünün çıkartılarak silinmesini ve markasının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunu, tarafların ünvanlarındaki ortak "Antre" sözcüğüne farklı ekler getirildiğinden iltibas bulunmadığını, müvekkilinin önceki tesellinin üstün ve öncelikli hak kazandırdığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, sunulan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak, ticaret unvanım- kullanma hakkının TTK.nun 52. maddesi uyarınca münhasıran sahibine ait olduğu, davacıdan sonra kurulan davalının ünvanında "Antre" sözcüğünün yer almasının aynı Yasanın 57/5 maddesine göre haksız rekabet oluşturduğu, davacının daha önce "Antre Line" markasını kullanıp tanıtarak hak elde etmesi nedeniyle davalı markasının 556 sayılı KHK.nin 52. maddesi gereğince hükümsüz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin yetki konusunu düzenleyen 63. maddesinin 3. fıkrası hükmüyle üçüncü kişiler tarafından marka sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkemenin davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi olduğu öngörülmüştür. Mahkemece, davalının süresindeki yetki itirazı hakkında 11.12.1997 tarihli oturumdaki ara kararı ile marka sahiplerince kendi ikametgahları mahkemesinde dava açma olanağı tanıyan aynı maddenin ilk fıkrası gerekçe gösterilerek davacının ikametgahı mahkemesinde açılan eldeki davada yetki ilk itirazının yerinde olmadığına karar verilmiştir. Oysa, davacı bu davayı marka sahibi sıfatıyla değil, marka tescil başvurusu davalının önceden tescilli benzer markasının varlığı nedeniyle reddedilen üçüncü kişi sıfatıyla açmıştır. Bir an için davacının ayakkabı ve çanta emtiaları ile ilgili olarak "Antre Line" markasının sahibi olarak bu davayı açtığı düşünülebilirse de, anılan emtialar yönünden bir uyuşmazlık bulunmaması, davacının bu emtialar dışında kalan emtialar için yaptığı başvurunun reddedilmesi nedeniyle davalı markasının terkinini istemesinden dolayı marka sahibi değil üçüncü kişi sıfatı taşıdığının kabulü zorunludur. Bu durumda, davalı tarafın yerinde olan yetki itirazının kabulü gerekirken, itirazın reddiyle uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesi isabetsiz bulunduğundan, kararın öncelikle bu yönden bozulması icap etmiştir.
2- Bozma içeriğine göre, davalı vekilinin esasa ilişen diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına (BOZULMASINA), diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmemesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.9.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.