 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/5459
K: 2000/5902
T: 23.06.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
A. Ltd.Şti. ile K. Giyim San.Ltd.Şti. arasındaki davadan dolayı İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 04.03.1999 gün ve 1997/634 - 1999/217 sayılı kararı onayan Dairenin 16.12.1999 gün ve 1999/5947 - 1999/10450 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait "COCKPIT" adlı markanın 06.01.1980 tarihinden beri kullanıldığım ve 30 ülkede davacı adına tescil ettirildiğini, davacının bu markayı ihdas edip, maruf ve meşhur hale getirdiğini, dünyaca tanınmış bir marka olduğunu, davalının bu markayı Türkiye'de kendi adına tescil ettirdiğini, bu hususun Markalar Kanunu'nun 15/2 ve inçi maddelerine aykırı olduğunu, "kokpit" sözcüğünü ticari unvanında kullanmasının da haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı adına tescil edilen markaların iptaline ayrıca haksız rekabetin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının markasını Türkiye'de maruf ve meşhur hale getirmesinin söz konusu
bulunmadığını, Türkiye'de tescilli olmayan davacı markasının korunmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin karar, Dairemizin 10.04.1997 tarihli bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davacı markasının birçok ülkede tescilli ise de Türkiye'de bilinen ve tanınmış bir marka olmadığı, davalının marka ve unvanının Türkiye'de tescilli olduğu, davacının markası tanınmış marka olmadığından Paris Sözleşmesi'nin 1-6 mükerrer maddesi uyarınca Türkiye'de korunmasının mümkün olmadığı, Yargıtay'ın ilk bozma kararında da davacı markasının tanınmış marka olduğuna ilişkin kesin bir ifade bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili bu defa karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dairemizin, 10.04.1997 gün 1997/1920 - 2708 sayılı bozma kararında aynen davacı vekilinin
karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan inceleme sonunda; "Davacı, ABD uyruklu olup (The Cockpit) markasını 1980 yılından beri ihdas ve istimal ettiği, 39 ülkede de tescil ettirdiği, dosyaya ibraz edilen belgelerden açıkça anlaşıldığı gibi, yerel mahkemece de kabul edilmiştir. Ne varki, yerel mahkeme, davacı markasını Türkiye'de maruf ve meşhur hale getirdiğini ürünlerin Türkiye'de satıldığını dünyada maruf ve meşhur hale getirdiğini ispat edemediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Oysa, davacının (The Cockpit) markasının başta ABD olmak üzere Almanya, Kanada, Japonya, Romanya, Avusturya, Hollanda, Danimarka, Yunanistan, Macaristan, İngiltere, Polonya, Norveç, Fas gibi birçok ülkede tescil ettirdiği, böylece dünyada maruf ve meşhur hale getirdiğinin kabulü gerekir. Paris Sözleşmesinin 6 mükerrer maddesine göre, üye ülkeler kötü niyetle tescil edilmiş olan markanın terkinini talep için süre koyamazlar. Buradaki uyuşmazlık Paris Sözleşmesine göre çözülmesi gerekir. Dosya kapsamına göre, davacı söz konusu markayı, davalıdan çok evvel dünya çapında tanıtıp meşhur hale getirdiğini ileri sürmesine, bu somut olayda markanın coğrafi sınırla bağlı olmamasına, olayda Paris Sözleşmesinin uygulanmasının gerekmesine, marka tescilim
yaptırırken basiretli işadamı özeni göstermek ödeviyle yükümlü bulunan davalının ilgili çevrelerce tanınmış davacıya ait markayı bilip bilmediğinin üzerinde durulmasına, davacı markası ile davalı markası arasında iltibas bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine, böylece, haksız rekabetin oluşup oluşmadığının takdiri ile sonucuna göre bir karar verilmesi" gerekçesiyle bozulmuş olup, mahkemece bozma kararma uyulmuş ve bu kez 04.04.1998 tarihli bilirkişi raporunda "davacıya ait The Cockpit markasının ülkemizde tanınmış bir marka olmadığı" düşüncesi dikkate alınarak davacının davasının reddine karar verilmiş ve mahkeme kararı Dairemizce 16.12.1999 tarihli ilamla onanmıştır.
Yukarıda metni aynen alınan 10.04.1997 tarihli bozma kararında açık ve net bir şekilde davacı
markasının başta ABD olmak üzere Almanya, Kanada, Japonya, Romanya, Avusturya, Hollanda, Danimarka, Yunanistan, Macaristan, İngiltere vs. gibi birçok ülkede tescilli olduğu bu durumda Paris Sözleşmesi'nin inci mükerrer 6 maddesine göre umumen, herkesçe tanınan marka olduğu kabul edilmiştir. Daire bozma kararında sadece davalının aynı markayı Türkiye'de tescil ettirirken basiretli bir işadamı gibi davranıp davranmadığını, başka anlatımla iyiniyetli olup olmadığının ve markalar arasında iltibas olup olmadığının tahkiki istenmiştir. Bu bozma kararı Dairemizin yerleşik uygulamasına da uygundur. Emsal teşkil eden Yardley kararında ve 20.11.1998 gün 1998/7711-8024 tarihli kararda da açıklandığı gibi, Paris Sözleşmesi'nin inci mükerrer 6ncı maddesinde yer alan (Notorisch Bekannte Marken) kelimeleri "Umumen/ herkese tanınan marka" anlamında kullanılmış olup bu sözler Paris Sözleşmesi'ne tabi bir ülkede maruf hale gelmiş bir markayı ifade etmektedir.
Bu tür markaların Paris Sözleşmesinin inci mükerrer 6 maddesinden yararlanabilmesi için koruma talep eden markanın Türkiye'de (umumen malum olması) yeterli bulunmaktadır. Umumen malum malın Türkiye'de imal edilmemesi, ithal edilmemesi halinde dahi umumen malûm bu malın ülkemize, her zaman getirtilip satılma olasılığı bulunduğundan tanınmış bir markayı hatırlatmak ve onun şöhretinden yararlanmak maksadıyla bu markanın aynı cins mallar üzerinde konularak korunması, iyiniyet kurallarına aykırı bulunmuştur. (Prof.Dr.Y. Karayalçın. Ticari İşletme Hukuku Ank.1968, sh.465 vd.)
Diğer taraftan, yerel mahkeme, 21.10.1997 tarihli celsede 10.04.1997 tarihli bozma kararına
uyulmasına karar vermiştir. Hükmüne uyulan bozma kararında yukarıda açıklandığı gibi, davacı markasının Paris Sözleşmesinin inci mükerrer 6ncı maddesine göre dünyada maruf ve meşhur marka haline geldiği kabul edilmiştir. Bilindiği gibi bozma kararına uyulmakla orada açıklanan biçimde araştırma ve inceleme yapılması, yine orada benimsenen hukuki esaslar uyarınca karar verilmesi konusunda usuli kazanılmış hak doğar. Usuli kazanılmış hak kamu düzeni düşüncesi ile kabul edilmiş olup, uyulması zorunlu bir hukuk ilkesidir. Somut olayda usuli kazanılmış hakkın istisnalarıda mevcut olmadığına göre, mahkeme, bozma kararında yazılı hususlar dışında artık davacı markasının tanınmış marka olup olmadığını araştıramaz. Aksinin kabulü davacı yararına doğmuş usuli hakkın ortadan kaldırılması sonucunu doğurur.
Bu durumda mahkemece bozma kararında yazılı ".... marka tescilini yaptırırken basiretli iş
adamı özeni göstermek ödeviyle yükümlü bulunan davalının, ilgili çevrelerce tanınmış davacıya ait markayı bilip bilmediğinin üzerinde durulmasına, davacı markası ile davalı markası arasında iltibas bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi" hususunun araştırılması gerekmektedir.
Davacıya ait Cockpit markası ile davalıya ait Kokpit markalan arasında gözde, kulakta ve
zihinde yaratılan umumi intiba itibariyle iltibasa mahal verici benzerlik olduğu bilirkişi raporlarında benimsenmiştir. 09.11.1998 tarihli bilirkişi raporunda ise bilirkişilerden Sezer Mavi Tuncalılar 35 yılı aşkın bir süredir tekstil işinin içinde olduğunu, ülkemizde ve yurt dışında yürüttüğü yoğun iş ilişkilerinde dava konusu markaya rastlamadığım bildirmesi üzerine mahkemece davalının, davacı markasından haberdar olmadığı, onun için benzer markayı Türkiye'de tescil ettirmesinin kötüniyetli bir davranış olamayacağı sonucuna vardığı anlaşılmaktadır.
Davacıya ait The Cockpit markasının genellikle havacıların kullandığı giyim eşyaları,
ceketler, pantolonlar, ayakkabılar, botlar, yağmurluklar ve şapkalar üzerinde kullanıldığı, davalıya ait markalarında konfeksiyon, elbise, ceket, gömlek, pantolon, palto, manto, pardesü, yağmurluk, şapka, montgomeri, rüzgarlık, trençkot gibi tescil belgesinde yazılı eşyalar için tescil edildiği, davacıya ait ürünler ile davalıya ait ürünlerin aynı ve aynı türdeki mal oldukları uyuşmazlık konusu değildir. Davalı şirketin piyasada tekstil işi yapan tanınmış bir firma olduğu, 1996 ve 1997 yıllarında Almanya, İsviçre, Avusturya, Hollanda, İngiltere, İspanya, Romanya, Mısır gibi ülkelere geniş çaplı konfeksiyon ürünü ihraç ettiği anlaşılmaktadır. Meslekten olan ve basiretli bir işadamı özeni göstermekle yükümlü olan davalının kendisine ait markayı ihdas ve tescil ettirirken, aynı işkolunda çalışan maruf ve meşhur olan davacıya ait markayı bilmesi gerekmesi nedeniyle iyiniyetli olamayacağı sonucuna varılmalıdır. Meslekten bir bilirkişinin davacı markasını duymadığını beyan etmesi yeterli görülemez. O halde bu gerekçelerle davacının davasının kabulü gerekirken, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın Dairemiz'ce onanması doğru bulunmadığından, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 16.12.1999 gün
1999/5947-10450 sayılı onama kararının kaldırılmasına, yukarıda yazılı gerekçelerle yerel mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.06.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.