 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/4149
K: 2000/7129
T: 29.09.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın İskenderun 1.Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 2.3.2000 tarih ve 2000/61-155 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı Hilal Denizcilik Tic. ve San. A.Ş. vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen günde davacı avukatı A. D. Ç. ile davalı avukatı E. E. gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ömer Özdemir tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı şirketlere sattığı malın taşıması işini üstlenen davalının Hilal l gemisine yükleme yapıldığı sırada, vincin hidrolik yağının teması ve ambar kapaklarının iyi kapatılmaması nedeniyle emtianın hasarlandığını, hasarlı malların yenisiyle değiştirilmesi, hasarlı olanların piyasada düşük fiyatla satılmasından doğan zararları için gemi üzerine kanuni rehin hakkı doğduğunun tespitini, tanınmasını ve tahsilini dava etmiştir.
Davalı, davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre, yurtdışındaki alıcısına götürülmek üzere gemiye yükleme yapıldığı sırada gemi vincinin hidrolik sistemindeki arıza ve ambar kapaklarının iyi kapatılmaması nedeniyle hasarlanıp, bu durumun davacıya TTK.nun 1235/7.maddesi uyarınca gemi alacaklısı hakkı verdiği gerekçesiyle, 87.079.88 USD. gemi alacağı için gemisi üzerine kanuni rehin hakkı tespit ve tanınması ile tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı Hilal l gemisi donatanı H. Denizcilik Tic. Ve San. A.ş. vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı haksız eyleme dayalı olarak uğradığı zararın tazmini için dava açmıştır. Dava dilekçesi de doğrudan donatan aleyhine düzenlenmiş bulunmaktadır. Davalıya gönderilen davetiye ve dava dilekçesi örneğine sonradan acente adı ilave edilmek suretiyle davalıya acentesi vasıtasıyla tebligat yapılmıştır.
TTK.nun 119.maddesi uyarınca acentenin akdettiği veya akdinde aracılık yaptığı sözleşmelerden dolayı müvekkili namına acenteye karşı dava açılabilir ise de uyuşmazlığın herşeyden önce bir sözleşmeyi müvekkilinin temsilen akdetmesi veya sözleşmenin kuruluşunda aracı olması gerekir. Dava dilekçesi ekindeki belgelere göre, davalıya ait gemi Türk bayraklıdır. Olayda TTK.nun 117/3.maddesinin de uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda dava dilekçesinin davalı donatanın Türkiye'deki Kanuni ikametgahına doğrudan doğruya tebliğ edilerek, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, TTK.nun 119.maddesindeki koşullar araştırılmadan doğrudan acenteye yapılan tebligatla taraf teşkili doğru değildir.
2-Kabule göre de, davacı, dava dilekçesinde kanuni rehin hakkı tesisi yanında, zararın tazmini
bakımından tahsil davası da açmıştır. Bu talep nispi harca tabi olup, tahsil istemi yönünden harç alınmadan davaya davanın olunması doğru olmadığı gibi, davacının varsa gerçek zararı saptanmadan noksan incelemeye dayalı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda l ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 100.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.9.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.