Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/4138
K: 2000/5287
T: 8.6.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • REKABET YASAĞI
Karar Özeti: TTK.nıın 547. maddesi doğrultusunda şirket ana-sözleşmesinin 14. maddesine konulan hüküm, bütün ortaklan bağlayan ve şirketin uğraşı alanına giren işi, yapmama zorunluluğu altına sokan, açık bir hükümdür. Mahkemece, ana sözleşme hükmünün hatalı olarak değerlendirilmesi suretiyle davanın reddolunması yerinde değildir.
(6762 s. TTK. m. 335, 551/3, 547, 556)
Taraflar arasındaki davanın  (Soma Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 13.4.2000 tarih ve 1999/406 - 2000/122 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket tüzüğünün 14. maddesi ile ilgili 2.9.1999 tarihinde tescil ve ilan edilen değişikliğe göre şirket müdürleri veya ortaklarının genel kuruldan muvafakat almadan şirketin uğraştığı ticaret dalında ne kendi nede başkası hesabına iş göremeyeceklerini, davalının genel kuruldan hiçbir olur almadan ekmek fırını açarak işletmeye başladığının 13.10.1999 tarihinde öğrenildiğini, keşide ettikleri ihtara rağmen davalının rekabet yasağına aykırı eylemine son vermediğini ileri sürerek, davalı tarafından yapılan ticari işlerin davacı şirket adına yapılmış sayılarak, bu işlerden doğan ve bilirkişi incelemesi ile saptanacak menfaatin davacı şirkete bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Ana sözleşmenin 14. maddesinde ve dayanağı TTK.nun 547. maddesinde yasağa ilişkin bir yaptırım yer almadığını, davacının talebini Anonim Şirketlerle ilgili TTK.nun 335. maddesine dayandırdığını, oysa bu maddedeki yaptırımın yönetim kurulu üyelerine ilişkin bulunduğunu, müvekkilin ise böyle bir sıfatının bulunmadığını, yasağın yaptırımının limited şirketler bakımından ancak TTK.nun 551/3. maddesindeki ortaklıktan çıkarılma olabileceğini dolayısıyla müvekkilinin ticari faaliyetinin engellenemeyeceğini, şirketten çıkmak isteyen müvekkiline karşı açılan davadaki amacın müvekkilinin işletmesine engel çıkartmak olduğunu, TTK.nun 335. maddesinin limited şirketlerinin bünyesine uymayacağını, TTK.nun 556. maddesinde konu olarak TTK.nun 335. maddesine atıf yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlar doğrultusunda davalının şirket ortağı olup, bir sıfatının bulunmadığı, tüzüğün 14. maddesinde hüküm olmayan hallerde TTK.nun hükümlerinin uygulanacağına ilişkin yapılan atfın ortak açısından açık bir sınırlama ve yaptırım getirmediği, davalı için rekabet yasağı konulduğu anlamına gelmeyeceği, kaldı ki davalının ortak olarak zaten rekabet yasağına da tabi olmadığı, gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı şirket anasözleşmesinin 14. maddesinde konulan bir hükümle, şirket ortakları, şirket genel kurulundan gerekli izni olmadan şirketin uğraştığı ticaret dalında ne kendi ne de başkaları hesabına iş görmeyecekleri hükme bağlanmıştır. Aynı maddede bu sözleşmede bulunmayan hükümler hakkında TTK. hükümleri uygulanacağı öngörülmüştür.
Esasen, şirketin konusuna giren hususlarda rekabet yasağı TTK.nun 547. maddesinde müdür olan ortak için öngörülmüşse de, aynı maddede anasözleşmeye konulacak hükümle bu yasağın, bütün ortaklara teşmil edilebileceği hükme bağlanmıştır. Anılan madde uyarınca şirket anasözleşmesinin 14. maddesine konulan hüküm bütün ortakları bağlayan, şirketin uğraşı alanına giren işi yapmama zorunluluğu altına sokan açık bir hükümdür. Mahkemece, anasözleşme hükmünün hatalı olarak değerlendirilmesi suretiyle davanın reddolunması yerinde değildir.
Mahkemece, işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanmak, gerektiğinde bilirkişi dinlenerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken, davanın reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 8.6.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler



YARGITAY KARARLARI :
İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini