 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/3885
K: 2000/5076
T: 05.06.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Sultanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 19.10.1999 tarih ve 1999/l21-403 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış
olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Altun tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü :
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın Sultanbeyli şubesinden aldığı çek karnesini kaybettiğini, çek hesabının ödenmemesi için şubeye yazılı ve sözlü talimat verdiğin, Bolu
şubesine ibraz edilen bu çeklerden birinin arkasına "ödeme yasağı ve ihtiyati tedbir" ile ilgili beyan konulmadan "karşılıksız" ibaresi yazıldığını, çekil elinde bulunduran Mehmet'in
aldığı ihtiyati hacız kararı üzerine müvekkilinin evinde haciz işlemi yaptırdığını ve 500.000.000 TL ödemek zorunda kaldığını, davalı bankanın Sultanbeyli şubesinin çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını kontrol konusunda göstermesi gereken özen ve
dikkati de göstermemesi nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarar gördüğünü ileri sürerek şimdilik 1.000.000.000 TL maddi, l.000.000.000 TL manevi tazminatın 30.3.1998 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözkonusu çekin arkasına sadece "karşılıksız olduğu" ibaresi yazılmış olsa bile, ibraz eden hamile hiçbir ödeme yapılmadığından mahkeme kararına aykırı davranılması
ve davacının zarara uğratılmasının sözkonusu olmadığını, Çek Kanunu 'nün 5.maddesinde çekin arkasına ödeme yasağı olduğu ibaresinin yazılacağına dair mutlak bir kural olmadığını, çekin arkasına ödeme yasağı ibaresinin yazılmasının icra takibine engel teşkil etmediğini, 3. şahıs Mehmet Koçak aleyhine istirdat davası açmadan müvekkili aleyhine dava açılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, çekin bir ödeme aracı olup düzenlendiği ondan itibaren hüküm ifade ettiği, çek keşidecisi ile 3.şahıs arasındaki ilişkinin davalı banka yönünden bağlayıcı bir hüküm ifade etmeyeceği, Yargıtay içtihatlarına göre banka tarafından karşılığı bulunmadığı gerekçesiyle ödemesi yapılmayan çeklerin her zaman icra takibine konu olabileceği, davalı bankaya izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı bankanın haksız eylemi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı vekili, ödemeden men talimatı verilen çekin davalı bankaya ibraz edildiğini,. davalı bankanın keşideci altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığını kontrol etmeden ve talimata aykırı olarak çek arkasına karşılıksız kaşesi vurduğunu, bu nedenle müvekkilinin haksız icra takibi ve hacze muhatap bırakıldığını iddia etmiştir.
Davacı İrfan, imzasız boş çek karnesini kaybettiğini ileri sürerek 11,02.1998 tarihinde iptal davası açmıştır. Sultanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, aralarında dava konusu çekin de bulunduğu beş adet çek için ödeme yasağı konulduğu, çekleri bankaya ibraz edenlerin kimliklerinin tespit edilerek güvenlik güçlerine bildirilmesi gerektiği konusunda 12.02.1998 tarihinde davalı bankanın Sultanbeyli şubesine talimat yazılmıştır. Keşidecisi İrfan görünen 40.000 DM. bedelli hamiline düzenlenmiş 25.03.1998 tarihli çek,30.03.1998 tarihinde Mehmet tarafından davalı bankanın Bolu şubesine ibraz edilmiş, banka görevlilerince çek arkasına karşılıksız şerhi vurulmuştur. Daha sonra çek, icra takibine konu edilerek, 15.05.1998 tarihinde davacı evinde haciz yapılmış, mal kaldırılmaması için davacı tarafından alacaklı vekiline 500.000.000 TL. ödenmiştir. Keşidecinin rızası olmaksızın elinden çıkan çek için davalı muhatap bankaya TTK. nün 711/son maddesi uyarınca çeki ödemekten men talimatı vermesine karsın davalı bankanın bu talimat dışına çıkarak ibraz edilen çeki işleme koymasında ağır kusuru bulunmaktadır.
Öte yandan; Fatih icra Tetkik Hakimliğinin 1998/823, 1179 sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundan, dava konusu çek altındaki imzanın davacıya ait olmadı anlaşılmaktadır. TTK, nün 724.maddesi uyarınca muhatap bankanın, sahte veya tahrif edilmiş çeki işleme koymaması gerekir. Çekin muhatap bankanın başka bir şubesine ibraz edilmesi, bankanın bu yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Anılan Yasa hükmüne aykırı davranan davalı banka, davacı keşidecinin uğradığı zarardan sorumludur.
Mahkemece, davalı muhatap bankanın yukarıdaki eylemleri nedeniyle davacının maddi-manevi bir zarar görüp görmediği araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05.06.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.