Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/3471
K: 2000/5609
T: 22.05.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
 
Taraflar arasındaki davanın İzmir 9.Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 9.11.1999 tarih ve 1999/74-1999/820 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Hüseyin Ulus tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketteki ortaklık paylarını 4.3.1997 tarihinde devretmelerine ve şirkete herhangi bir borçlarının olmamasına rağmen, SSK. Tarafından icra yoluyla davalıdan tahsil edilen meblağın müvekkillerinden tahsili için icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, SSK. Prim borcunun davacıların ortak olduğu zamandan kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davalı şirketin şahıs şirketi olması nedeniyle davacıların önceki borçlardan sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
SSK. 011046191.35 sicil sayılı, sigortalısı M. Tasarım M. Aks Dekorasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. hakkında 1995/11 ile 1998/8 dönemi prim borcu ve 1997/8 ile 1998/8 dönemi için prim borcu gecikme cezası olan toplam 691.062.286 lira için yukarıda ismi anılan sigortalı işyeri hakkında takip yapmış ve davalı şirket bu borcu SSK.na ödemiş ve ödediği bu bedellerin davacı şirket ortaklarından tahsili için İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 1998/9075 sayılı dosyası ile takip yapmıştır.
Davacılar açtıkları bu dava ile, şirket tarafından SSK. Ödenen prim borçlarından sorumlu
olmadıklarını, bu borcun yükümlüsünün davalı şirket bulunduğu ileri sürüp işbu menfi tesbit davasını açmışlardır.
SSK. tarafından istenen prim borcu ve gecikme cezası, davalı şirket tarafından çalıştırılan işletmede istihdam edilen işçilerin ilke olarak %33,5 oranındaki prim borcu olup, bu borcun mükellefinin işyerini çalıştıran davalı şirket olduğu açıktır. Limited şirket ortakları işçi statüsünde bulunmadıkları için bunların prim borcunun mükellefleri olduğu ileri sürülemez.
Bilindiği gibi, limited şirket, iki veya daha fazla gerçek ve tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup, iktisadi konularda faaliyet gösteren, ortaklık borçlarından sadece ortaklığın malvarlığı ile sınırlı olarak sorumlu bulunduğu, esas sermayesi muayyen ve bu sermaye ortakların sermaye paylarının toplamına eşit olan ortaklıktır. Ortakların sorumluluğu sadece ortaklığa karşıdır ve esas sermaye payı ile sınırlıdır. Mahkemenin kabulünün aksine şahıs ortaklığı değil sermaye ortaklığıdır. Ticaret Kanunu limited Şirket ortaklarının sorumluluğunu sınırlı sorumluluk olarak benimsemiştir.
İlke olarak kanun, ortaklarla limited şirket alacaklıları arasında bir ilişki kurmamış, alacaklılara gereğinde ortaklara başvurma imkanını tanımamıştır. Bu ilkenin üç istisnası vardır. Birincisi, TTK. 532/f.3 deki açığı kapama yükümü, ikincisi selef sıfatıyla sorumluluk (TTK.529, 530 ve 531 maddeleri) ve üçüncüsü ise Kamu borçlarından ortakların sorumluluğudur.
6183 sayılı yasanın 35 maddesine göre, ortak, limited şirketin ödenmiyen veya tahsil imkanı
bulunmayan kamu borçlarından dolayı, limited şirkete koyduğu veya koymayı üstlendiği sermayeden ayrı olarak, ayni miktar üzerinden alacaklı Kamu İdaresine karşı sorumludur. Ortağın sermaye borcunu ödemiş olması onu bu sorumluluktan kurtarmaz.
Somut olayda, SSK. Prim borcu ve gecikme zammından işyeri sahibi davalı şirket sorumlu olup, bu borcun davacıların kusuru ile ödenmediği ileri sürülmediğine ve yukarıda anılan özel durumların da mevcut olmamasına, bu kamu alacağının mükellefi davalı şirket olup, şirket tarafından SSK. Ödenen borcun davacı ortaklardan talep edilmesi kanunen mümkün olmamasına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda yazılı gerekçelere göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.5.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini