 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 2000/2919
Karar No : 2000/4176
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 08.12.1999 tarih ve 1999/192-1999/728 sayılıkararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Hüseyin Ulus tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkilinin 499 sayılı Yasa uyarınca yurt dışındaki işçilere verilen konut kredisinden yararlanmak amacıyla davalı banka nezdindeki fon hesabına 4445 DM yatırdığını, ancak bu fondan yararlanamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere şimdilik 500 DM. Gecikme faiziyle birlikte 4945.DM'ın tahsil tarihindeki kur karşılığının faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini idari yargının görevli olduğunu, zamanaşımının dolduğunu, davacının gönderdiği dövizlerin TL.sına çevrildiğini ve davacı 1973 yılında konut sahibi olduğu için kredi kullandırılamayacağının bildirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucuna göre, davacı hesabının tasfiye edilmesine ilişkin olarak Hazine Müsteşarlığının 27.11.1995 tarihli yazısı uyarınca tasfiye işlemine gidilmesinin davacıyı zarara uğratacağı ve döviz olarak tahsil isteminin hakkaniyete aykırı düşmeyeceği gerekçesiyle, 4445 DM.ın davalının temerrüde düşürüldüğü 23.03.1999 tarihinden itibaren %6.50 ve değişen oranlarda faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraflar temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, 499 sayılı Kanun Hükümlerine göre konut kredisi alabilmek amacıyla bankada açılan hesapta biriken paranın istirdatına ilişkindir.
Davacı, 499 sayılı Yurtdışında çalışan İşçilere Konut ve Küçük Sanat Kredisi Açılması ve Ödünç Para Verilmesi Hakkında Kanun'dan yararlanarak konut kredisi alabilmek amacıyla davalı bankaya muhtelif tarihlerde ödediği toplam 4945 DM'ın tahsil tarihindeki Türk lirası karşılığını talep etmektedir.
Gerek 499 sayılı kanun hükümleri ve gerekse davacı ile davalı banka arasında düzenlenen Umumi Şartname hükümleri incelendiğinde açılan hesapta biriken paranın yatırılan döviz cinsinden istenebileceğinin düzenlenmediği, gönderilen paranın Türk Lirası olarak nemalandırılıp kredinin de Türk lirası olarak verilmesinin kararlaştırıldığı görülmekle yatırılan paranın yatırılan para cinsinden aynen istenmesi mümkün değil ise de, Türk lirası olarak istenmesi mümkündür.
Taraflar arasındaki Umumi Şartnamenin 6/d maddesine göre "Bu şartnamenin imzasına müteakip çıkacak kanun, kararname ve kanuna müstenit nizamnameler gereğince işbu umumi şartnamenin hükümlerini değiştirecek vecibe ve selahiyettar Banka tarafından hesap sahibine muayyen müddetli ve taahhütlü bir mektup ile tebliğ edilir" hükmü bulunmasına rağmen, davalı banka 499 sayılı kanun'un 08.11.1998 tarihinde yürürlükten kalkmasından sonra gerekli tebligatı sekiz yıl sonra 30.10.1996 tarihinde yapmış olmakla ihbar yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemiş ve davacıyı bu parayı değerlendirme olanağından mahrum bırakmıştır.
O halde mahkemece, taraflar arasındaki umumi şartname hükümlerine göre davacının yatırdığı paraların yatırıldığı tarihteki Türk lirası karşılıklarının 499 sayılı kanun'un yürürlükten kalktığı 08.11.1988 tarihine kadar en yüksek mevduat faizi ile nemalandırılması ve bu tarihten sonrada davalı bankaca ihbar yapılmamış olması nedeniyle yine aynı sözleşme hükümleri devam ediyormuşcasına ihbar tarihine kadar en yüksek mevduat faizinin uygulanması ve bu şekilde davacı alacağının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, bozma nedenlerine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.05.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.