 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 2000/226
Karar No : 2000/1196
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Ankara Asliye 3.Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 12.10.1999 tarih ve 1998/569-1999/481 sayılıkararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacı vekili,müvekkili şirketin 27.12.1994 ve 7.3.1995 tarihlerinden itibaren onar yıllık tescil edilen "Boute 66" isim ve logolu markayı deri ve deri ürünleri sınıfı ile kat ve konfeksiyon ürünlerinde olmak üzere kullandığını ve Türkiye'de meşhur ettiğini, 551 sayılı KHK.nin 35.ve 39.maddelerine göre marka başvurularının kesinleşip markalarının tesciline rağmen, 42.maddeye göre davalı idarenin ancak ve sadece markanın hükümsüzlüğünü dava edebilme hakkına sahip olduğu halde davalı idarenin yeniden inceleme ve değerlendirme kurulunun, yetkisini aşarak tescilli markaları yıllar sonra iptal ettiğini zira kurulun sadece marka başvurularının ilanı sırasında 3 ay içinde yapılan itiraz başvurularını kabul etmeyen Enstitü ilgili dairesinin gönderdiği itirazları 50.maddeye göre inceleme ve karara bağlama görevi olduğunu, petrol ürünleri alanında 17.8.1998 tarihine, alkol ürünleri alanında 31.3.2005 yılına kadar geçerli ve aynı logolu ve isimli tescillerin bulunduğundan bahisle KHK.nun 7/K bendinde yazılı kamu düzeninin bozulması ve halkın yanılgıya uğramasının iptal kararında gerekçe yapıldığını, oysa diğer sınıf ürünlerde de tescil ettirme isteklerinin KHK.'ye uygun olduğunu ileri sürerek kurulun 20.1.1998 tarih ve 117.118.119 sayılı üç ayrı kararının iptal edilerek başvurusunu yaptıkları sınıflarda da markalarının tescilinin yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı idare vekili, Danıştay'ın konu ile ilgili bir kararı uyarınca hatalı tescili re'sen terkin yetkisine sahip olduklarını, davacının başvurularının reddine neden olan markaların tescilli olmaları nedeniyle korunmaları gerektiğini davacının o marka sahiplerine KHK'nin 7/K maddesine göre iptal kararı verdiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu marka ile redde neden olan markalar arasında logolaran şekli itibariyle benzerlikler olsa da renkleri, adları ve sınıfları itibariyle farklı ve ayırt edilebilir olduğu, farklı halk kesimlerine hitap ettikleri, dolayısıyla halkın yanılması ve kamu düzeninin bozulmasının söz konusu olamıyacağı, KHK.nin 7/6 maddesi uyarınca tescilde bir sakınca bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, Enstitü kararlarının iptaline ve markaların davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Davacı 16.4.1996 tarihinde 96/5327 ve 1996/5326 sayılı ve 13.9.1996 tarihinde de 96/13518 sayılı başvurularıyla "şekil+Reute 66" ibareli markanın çeşitli emtialar için tescilini talep etmiştir.
Davalı Türk Patent Enstitüsü (TPE) davacının başvurusu inceleyerek, 556 sayılı kanun hükmünde kararnamenin (KHK) 33.maddesi gereğince ilamına karar vermiş ve 1.9.1996 resmi marka bülteninde ilan etmiştir. 28.1.1997 tarihli yazıyla, resmi markalar bülteninde yayınlanan "şekil+Deute 66" ibareleri markanın tesciline karar verildiği, tescil için gereken belgenin gönderilmesi istenmiş, davacı tarafından yerine getirilen istem üzerine, 30.7.1997 tarihinde davacıya marka tescil belgesi verildiği dosyada örneği bulunan yazışmalardan anlaşılmıştır.
Davalı Patent Enstitüsü marka tescil belgesini verdikten sonra yeniden inceleme ve değerlendirme kurulunda davacı başvurularını inceleyerek, bu defa KHK.nin 7/k maddesi ve Danıştay 12 nci Dairesinin 1971/2335-1973/445 sayılı kararı gerekçe yapılarak 20.1.1998 gün ve 314.1-0.01/117,118 ve 119 sayılı kararlarla davacıların başvurularının reddine ve tescil işlemlerinin iptaline karar verilmiştir.
T.P.E yapılan başvuruların KHK.nin 7.maddesinde sayılan mutlak red nedenleri bakımından yapacağı inceleme sonunda ya kabul yahut reddeder. Tescil isteminin reddi üzerine, başvuru sahibi red kararına karşı TPE ye itiraz edebilir. (KHK47-48 md) itiraz red kararının tebliğinden itibaren 2 ay içerisinde TPE Markalar Dairesi itirazın haklı olduğunu kabul ederse kararını geri alır, kabul etmezse itiraz Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'na gönderilir. Bu kurulun kararı TPE'nin nihai kararı olup, bildirim tarihinden itibaren iki ay içerisinde yetkili mahkemede dava edilebilir.
556 sayılı KHK.nin 39.maddesi, başvurunun eksiksiz yapılması, itiraz yapılmaması veya yapılıp da kesin olarak reddi halinde başvurunun tescil edilerek sicile kaydedileceğini ve başvuru sahibine "Marka Tescil Belgesi" verileceğini öngörmüştür. Davalı TPE'de davacıya istemi kabul ettiğini belirterek 30.7.1997 tarihinde marka tescil belgelerini vermiş olmakla 556 sayılı kanun 29 ile 39 maddelerinde öngörülen tescil işlemleri davacıların istemi doğrultusunda sona ermiştir.
Türk Patent Enstitüsü bundan sonra tescil edilmiş bir marka statüsünü kazanmış olan markalar üzerinde yeniden inceleme yaparak o markanın hukukunu ihlal edecek şekilde karar alamaz. Dairemizin konuya ilişkin 3.6.1999 gün ve 1999/2118-4802 sayılı kararında da değildiği gibi; bu şekilde kesinleşmiş ve tescil yapılmış bir markanın her ne sebep olursa olsun mevcut yasal düzenlemeye göre, tescili yapan kuruluşça re'sen iptali ve terkinini mümkün olamaz. Nitekim doktrinde de bu görüş benimsenmiş bulunmaktadır. (Bkz.Prof.Dr.Sabih Arkan, Marka Hukuku C.II, Ankara 1998 Sh.166 vd) Davalı TPE'nin kendi kuruluşu ve uyguladığı 556 sayılı KHK nin yürürlüğünden çok önceki idari düzenleme tarzına dayanarak Danıştay'ın re'sen terkinine imkan tanıyan idari yargı çerçevesinde geçerli olabilecek olan ve o dahi idari dava açma süresi ile sınırlı olarak idareye kendiliğinden işbu iptal yetkisi tanıyan 20.2.1973 gün ve 1971/2335-1973/446 sayılı kararına dayanmış olması Enstitü'nün bu işlemine geçerlilik tanınması sonucunu doğurmaz.
Bu nedenlerden dolayı da davacılar tarafından davalı TPE aleyhine açılan başvuru ve ilgili tescil işlemlerinin iptali yolundaki kararların iptaline karar verilmesi gerekirken, mahkemece hükmün gerekçesinde yazılı nedenlerle reddi hatalı ise de, sonucu itibariyle doğru olan hükmün onanması gerekmiştir.
2- İptal nedenlerine göre işin esasının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerden dolayı sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, II.nolu bentte ise, onama kararıyla TPE'nin kararı iptal edildiğinden işin esasının incelenmesine gerek bulunmadığına, aşağıda yazılı bakiye 710.000.- lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 10.2.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.