 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 2000/2114
Karar No : 2000/3241
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 26.11.1999 tarih ve 1997/101-1999/1097 sayılıkararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkili şirketin Türkiyedeki bir şirketten satın aldığı bornoz, havlu ve terlik emtialarının davalı şirkete ait Tırla İtalya'ya taşınması sırasında İtalya gümrüğünden geçtikten sonra başında şoförünün bulunmadığı sırada Tırın kaçırıldığını ve boş olarak başka biryerde terkedilmiş olarak bulunduğunu ileri sürerek çalınan malların değeri ve ödenen gümrük vergisi olmak üzere toplam 132.294.085.- lira İtalyan Lireti'nin faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, CMR'nin 17.maddesi anlamında kusursuz olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda soygunun gündüz olması, aracın kilitli iken camının kırılarak girilmesi, aracın memurların bulunduğu bölüme yakın gümrük sahasında iken gümrük işlemlerinin yapılması nedeniyle şoförünün yanında bulunamayışı sırasında kaçırılmış olması, şoförün gümrük sahasına geçişinin kısıtlı bulunması nedeniyle soyguna müdahale edecek durumda olmayışı dikkate alındığında CMR'nin 17.maddesi anlamında kaçınılmaz, taşıyıcının önleyemeyeceği bir nedenle malların çalındığının anlaşıldığı, dolayısıyla taşıyıcının sorumluluğunun bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kanıtlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taşımadan doğan tazminat istemine ilişkindir.
TTK.nun 781.maddesinde, taşıyıcının, ziya ve hasarın kendi kusurundan doğmayan bir sebepten ileri geldiğini kanıtlayarak sorumluluktan kurtulacağı, dava konusu olaya uygulanması gereken CMR Konvansiyonunun 17/2.maddesinde de, hasar veya ziyanın, taşıyıcının önlemesine imkan bulunmayan durumlardan ileri gelmesi halinde taşıyıcının sorumluluktan ibra edileceği hüküm altına alınmıştır.
Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, TTK.nun 20.maddesi uyarınca basiretli bir taşıyıcının göstermesi gereken dikkat ve özeni yerine getirmediği taktirde taşıyıcı, kusurlu sayılacaktır. Taşıyıcının, genel olarak gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini kanıtlaması yeterli değildir. Ziya ve hasara neden olan olayın doğumunda kusurlu olmadığını da kanıtlaması gerekecektir.
Uyuşmazlık, TIR'ın kaçırılması sonrasında, içindeki emtiaların çalınmış olarak terkedilmiş bulunmasında, somut olayın meydana geliş biçimi itibariyle davalı taşıyıcının sorumluluktan kurtulup kurtulamayacağı üzerinde toplanmaktadır.
Davalı vekili, İtalya'nın riskli bir ülke olması nedeniyle hırsızlık olayının kaçınılmaz olduğunu savunduğuna göre, tam tersine taşıyıcının böyle bir ülkeye, yeterli önlemler alarak yola çıkması, bu meyanda ikinci bir şoför veya muavin bulundurmak, araca alarm taktırmak veya günün teknolojik olanaklarından yararlanılarak makul, uygulanabilir türden diğer tedbirleri alması gerektiğini söylemek mümkündür.
Gasp, kişiye karşı şiddet ve cebir kullanılarak eşyanın çalınması olduğuna göre, TIR'ın başında şoförün bulunmadığı sırada camın kırılarak ve düz kontak yaptırılarak kaçırılması şeklinde meydana gelen hırsızlık olayı, mücbir sebep olarak kabul edilemez. Öte yandan, TIR'ın gümrük sahasında iken şoförün sahaya geçişinin kısıtlı olduğu bir ortamda aracın başında yokken kaçırıldığı şoförün tek taraflı beyanına dayanılarak İtalyan polisinin düzenlediği tutanak ile belirlenmiş olup, bu konuda tarafsız sayılabilecek gümrük idaresinin düzenlediği resmi bir tutanak bulunmamaktadır. Bilirkişi raporunda, ikinci şoför bulundurulmasının maliyeti arttıracağı bu nedenle de taşıyıcı firmaların tercih edilemeyeceği dolayısıyla bu yöndeki tedbirin alınmasının beklenemeyeceği yönünde belirtilen kanaate katılmak mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece, taşıyıcının kusursuzluğunu kanıtlayamadığı kabul edilerek davanın kabulü yerine rapora itibar edilerek yazılı gerekçelerle davalının sorumluluğunun bulunmadığından bahisle davanın reddi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı şirket yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.04.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.