 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/1263
K: 2000/1729
T: 02.03.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Bakırköy 8.Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 4.6.1999 tarih ve 1997/313-1999/356 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı ve muk davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 15.2.2000 günde davalı muk davacı avukatı Mustafa gelip davacı muk davalı avukatı tebligata rağmen gelmedi, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Harun Kara tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalının boşanmış bir çift olup, evlilikleri sırasında B. isimli bir şirket kurduklarını, boşanmadan sonra şirketin yürütülemediği için 24.2.1997 tarihli protokol kapsamında ortaklığı sona erdirdiklerini, protokol hükümlerine göre, davalının, şirketin iştigal konusu ilaçları ithal etmemeyi ve bu hususta B. firmasına faks çekmeyi taahhüt etmesine rağmen, bu taahhütlerini ihlal ettiğini, bu nedenle protokol gereği cezai şarttan sorumlu olduğunu ilen sürerek, 20 milyar lira tazminatın faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, protokolün serbest irade ile imzalandığını, davacının imzada önce davalıyı yolunu kesip ölümle tehdit ettiğini, anne-babasına ölümle tehdit haberleri saldığını, çocuklarına da baskı yaptığını, bu nedenle protokolün geçersiz olduğunu, kaldı ki, davacının da, taahhüdüne rağmen taciz ve tehditte bulunarak protokolü ilk ihlal eden olduğunu belirterek, asıl davanın reddine, karşılık davada da, protokolün iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere nazaran, davalının 24.2.1997 tarihli protoloü serbest iradesiyle değil tehdit ve ikrah altında imzalamış olup, BK .nun 29/1.maddesi gereğince akille ilzam olmayacağı anılan protokolü davacının dahi, müessir fiil ve tehdit suçlarından karakolluk olunduğu sırada imzaladığı, bu itibarla, irade fesadı nedeniyle protokolün sakatlandığı gerekçesi ile, asıl davanın reddine, karşılık davanın kabulü ile, 24.2.1997 tarihli protokolün iptaline karar verilmiştir.
Karar, davacı ve karşılık davalı vekili taralından temyiz edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve TTK.nun 547 nci maddesinde düzenlenen rekabet yasağının, şirketin ortakları arasında uygulanmasının mümkün bulunmasına ve şirketten fiilen ayrılan bir ortağa kaydı hayat şartıyla çalışmasını engeller şekilde, sözleşmeye konan böyle bir hükmün, esasen geçersiz olması karşısında, davacı-karşılık davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve karşılık davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, duruşmada vekil ile temsil olunan davalı yararına taktir olunan 65.000.000 lira vekillik ücretinin davacıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.790.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 02.03.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.