 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2000/1154
K: 2000/2111
Tarih : 20.3.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- HAYAT SİGORTASI
- ZAMANAŞIMI
Karar Özeti: Davacıların saklı tuttukları hak için icra takibine başlamış oldukları tarihte TTK nun 1268. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi gerçekleşmiş olup, bu nedenle davanın reddine karar verilmelidir.
(6762 s. TTK. m. 1268, 1332)
Taraflar arasındaki davanın (İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce görülerek verilen 17.12.1999 tarih ve 1998/2598 - 1999/1176 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkillerinin murisi olan İskender'in dayalı şirkete hayat sigortası yaptırdığını, ölümü üzerine talep edilen tazminatın dayalı şirketce ödenmemesi üzerine açılan davada taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verildiğini, tahsil edilen paraların mahsubundan sonra bakiye 1.385.813.000.- liranın reeskont faizi ile birlikte toplam 3.756.855.000.-liranın tahsili için yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini, alacağın 10 yıllık süre içerisinde istenebileceğini, zamanaşımı gerçekleşmediğini beyanla itirazın iptali ile, takibin devamına ve % 40 icra-inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Türk Ticaret Kanunu'nun 1322. maddesine göre sigorta bedelinin muaccel olduğu tarihin, ihbarı takip eden beş günlük sürenin bitim tarihi olduğunu, aynı Kanun'un 1268. maddesine göre, zamanaşımına uğramış olduğunu, önceki davada hakkın saklı tutulmasının zamanaşımını kesmeyeceği, davacıların vefat tazminatı taleplerinin hiçbir maddi ve hukuki dayanağı bulunmadığını, miktarın yanlış hesaplandığını, 1.098.500.000.- lira olması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre davacıların ihbar süresinin sonundan itibaren 2 yıl içerisinde ilk davayı açmış oldukları, bu davanın kesinleşmeden saklı tutulan kısım için icra takibine başlandığı, dolayısıyla zamanaşımının gerçekleşmediği, davacının faiz hesabında yanlışlık yapmış olduğu gerekçesiyle itirazın kısmen iptali ile, takibin 1.385.308.000.- lira asıl alacak ve kalanı faiz ve eklentiler olmak üzere 3.752.298.200.- lira üzerinden yürütülmesine, 1.500.919.280.- lira icra inkar tazminatının dayalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı sigorta şirketi vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacılar murisi tarafından yaptırılan hayat sigortası nedeniyle icra takibi ile talep edilen vefat tazminatı istemine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Türk Ticaret Kanunu'nun 1332. maddesinin son fıkrasına göre, "sigortalı veya sigortadan faydalanan kimse, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren beş gün içinde durumu sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta bedeli, bu beş günlük müddetin geçtiği tarihte muaccel olur." 1268. maddesine göre de sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.
Somut olayda dayalı sigorta şirketine ihbarın 20.4.1995 tarihinde yapıldığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Dolayısıyla sigorta bedelinin muaccel olduğu tarih 26.4.1995 tarihi olup, davacılar 16.11.1995 tarihinde açtıkları ilk dava ile iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 40.000.000 TL. talep etmişlerdir.
Davanın kabulü ile sonuçlanan bu dava dairemizce onanarak, karar düzeltme isteminin reddedildiği 23.3.1999 tarihinde kesinleşmiş olup, davacılar vekili bu tarihten önce 3.2.1998 tarihinde icra takibine başlayarak fazlaya ilişkin sigorta bedelini talep etmişlerdir. ilke olarak ilk davada sigorta bedelinin bir kısmı istenmiş olup, fazlaya ilişkin hak saklı tutulmuş olsa dahi saklı tutulan bu hak da asıl davanın tabi olduğu zamanaşımı süresine tabi olup, açılan ilk dava ile şimdilik istenmeyen sigorta bedeline ilişkin işleyen zamanaşımı süresi kesintiye uğramayıp, devam etmektedir.
O halde, yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda davacıların saklı tuttukları hak için icra takibine başlamış oldukları 3.2.1998 tarihinde Türk Ticaret Kanununun 1268. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi gerçekleşmiş olup, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde açılan ilk dava ile tüm sigorta bedeli için zamanaşımı süresinin kesilmiş olduğunun kabulü doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dayalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.3.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.