 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 2000/1109
Karar No : 2000/2014
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Sakarya 2.Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 9.12.1999 tarih ve 1999/596-1999/632 sayılıkararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı hazine vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Hüseyin Ulus tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacı, avukatlık mesleği ile iştigal ettiğini ve vergi usul kanunu'na göre tutulması gereken ticari defter ve belgelerin 17.8.1999 tarihli depremde kullanılamaz duruma düştüğünü ileri sürerek zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın hak düşürücü sürüden sonra açıldığını ve işyerinde bulundurulması gerekli belgelerin evde zayi olamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, TTK.nun 68.maddesi uyarınca davanın süresinde açıldığı ve davacının ticari defter ve belgelerinin enkaz altında kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 1989 ile 1999 yılları serbest meslek, kasa, demirbaş ve envanter defteri ile kullanılmış ve kullanılmamış fatura koçanları dahil belgelerin zayi olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- TTK.nun 68.maddesi uyarınca zayi belgesi talebinde bulunabileceklerin tacirler olduğu kuşkusuzdur. Davacı avukat olduğuna göre, tacir sıfatını taşımamaktadır. Bu sıfatı taşımadığı için de TTK.nun 68.maddesi kapsamına girebilecek ticari defter ve belgelerinin olması mümkün değildir. Mahkemece davacının tacir sıfatını taşımadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davaya devamla hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Kabule göre de, bu tür davaların hasımlı açılamayacağının gözden kaçırılması ve kullanılmamış defter ve belgelerin TTK.nun 68.madde kapsamında olmadığının da nazara alınmaması da doğru olmadığından kararın bu nedenlerle dahi bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, 20.3.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.