Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/10735
K: 2001/1907
T: 15.03.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
                                                          
Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 6. Ticaret Mahkemesi'nce verilen
4.10.2000 tarih ve 2000/724-2000/495 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak
davacı tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 13.3.2001 günde davacı Nusret
ile davalı avukatı gelip, Yasemin temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan davacı asıl ve taraflar avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, davalı şirketin bir kısım yönetim kurulu üyelerinin 233 sayılı KHK'nın ilgili
maddelerinde belirtilen nitelikte ve şartları taşımadıklarım; vatandaş ve abone sıfatı ile davalının ehil kişilerce yönetilmesini isteme hakkına sahip bulunduğunu ileri sürerek bir kısım yöneticilerinin yönetim kurulu üyeliklerinin düşürülmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yönetim kurulu üyelerinin seçildiği 14.4.2000 tarihli genel kurul toplantısından itibaren 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davalının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, mevzuata ve ana sözleşmeye uygun olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, davalı şirket ortağı alınmayan davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı,
sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan
delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre,
davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, yukarda ki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davalı Türk Telekom A.Ş.nin
yönetim kurulu üyesinin 233 sayılı KHK.de belirlenen koşullara sahip olmadıkları halde, bu
göreve getirilmiş olmaları sebebiyle bunların yönetim kurulu üyelerinin düşünülmesi istemine
yönelik bulunmaktadır.
Davalı tüzel kişilik, 233 sayılı KHK. hükümlerine göre kurulmuş olup, hususi hükümlerine
tabi bir anonim şirkettir. Ülkemiz hukuk sisteminde anonim şirketin denetlenmesi, dış ve iç
denetleme olarak iki yönlü yapılmaktadır.
Bilindiği üzere dış denetleme Devlet müdahalesi olarak kuruluşta (TTK.280.386) izin
şeklinde olabileceği gibi, kuruluştan sonraki aşamalarda da genel kuruluşlara hükümet konseyi gönderme, Ticaret Sicili Müdürlükleri yoluyla yazılan denetlemelerle ilgili başbakanlık müfettişler aracılığı ile yaptırılacağını denetlenmektedir. Bundan başka Sermaye Piyasası Kurumu ile de halka açık şirketler bakımından özel denetim hükümleri getirilmiştir. İç denetim hakkından yoksun olan şirket ortağı olmayan kişiler, amaçlı bu gibi makam ve hususlara başvurularak vatandaşlık sıfatından doğan denetleme hakkını kullanabilirler. Zira, iç denetleme yolu ile azil, anonim şirketlerde belli prosedüre uymak koşulu ile ortaklara yani şirket genel kurullarına ait görev ve yetkilerdedir.
Esasen, davacının iş bu davayı açmaktaki asıl amacının, şirket ana sözleşmesinde gereğince gerekli nitelikleri taşımadıkları halde, bu kişilerin yönetim kurulu üyelerine atanmalarının hukuka aykırı olduğunun tespiti bu tasarrufun iptaline yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Ancak davada adları geçen yönetim kurulu üyelerinin atanmaları şirket ana sözleşmesi ve 233 sayılı KHK. gereğince Ulaştırma Bakanı tarafından yapılmış olması karşısında, böyle bir tasarrufun iptali idari yengi görevi içinde adı geçen bakan veya bakanlık aleyhine açılmadığından adli yargının görevsizliği de davanın açılış şekli bakımından düşünülmez.
Yukarıdan beri yapılan açıklamalara göre ve dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere,
mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklalar gereğince davacının temyiz itirazlarının REDDİ ile mahkeme
kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.160.000-lira temyiz ilam harcının temyiz
edenden alınmasına, 15.03.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini