 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/10656
K: 2001/197
T: 18.1.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- HAYAT SİGORTA SÖZLEŞMESİ
- TİCARİ DAVA
- GÖREV
- EKSİK İNCELEME
Karar Özeti: 1- Mutlak ticari dava niteliğini taşıyan davaların, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması doğru değildir; göreve ilişkin bu hususun, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir,
2- Davalı sigortacı, aynen iadenin mümkün olmayacağını savunduğuna göre, bu tür uyuşmazlıkların çözümünde, TTK hükümleri dışında, Sigorta Murakabe Kanunu, bu kanuna dayanarak çıkarılan yönetmelik, tebliğ ve tarifeler ve sigorta sözleşmesi hükümleri de dikkate alınarak, sigorta kayıtlan üzerinde, bu konuda uzman bilirkişilerce yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmelidir.
(6762 s. TTK. m. 4/1-1,1263)
(4077 s. TKK. m. 1,2, 23)
Taraflar arasında görülen davada (Antalya Asliye 3. Hukuk Mahkemesi)nce verilen 23.3.2000 tarih ve 99/438-2000/497 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerin davalılardan 1.1.1996 tarihinden geçerli olmak üzere dövize endeksli ve kar paylı Hayat Sigortası Poliçesi satın aldıklarını 3 yıl sonunda sözleşme ilişkisi bitirilerek, ödemelerin nemalarıyla birlikte geri istendiğini, ancak ödemeler toplamının 7200 DM ve neması ile 7710 DM olmasına rağmen, davalı sigortaca 1.950.08 DM ödeme teklif edildiğini ileri sürerek, şimdilik 7.709.88 DM'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekil cevabında poliçe genel şartları ve usulüne uygun yapılan hesaplamaya göre, her bir davacı için 2091.80 DM ödemeye hazır olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna nazaran taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve sigorta mevzuatı çerçevesinde yapılan hesaplamaya göre, her bir davacıya yapılması gereken ödemenin 3492.58 DM olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 6985.169 DM.nin dava tarihinden yürütülerek %6,5 faizi ile eşit olarak davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Uyuşmazlık 3 yıllık sürenin bitmesinden sonra kar paylı hayat sigorta sözleşmesini sona erdiren davacıların ödedikleri sigorta primlerinin kar payları ile birlikte sigortadan tahsili istemine ilişkin bulunmakta olup, dava tüketici mahkemesinde açılmış bulunmaktadır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un amacını belirleyen 1. maddesinde, ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmanın sağlayıcı önlemlerini almak gibi hususlar anılan yasanın amacı olarak belirlenmiş ve aynı yasanın kapsamını belirleyen 2. maddesinde de, yasanın amacını belirleyen işlemler bakımından tüketicinin taraflarından birini oluşturduğunu her türlü hukuki işlemin bu yasa kapsamında olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Öte yandan, sözü edilen düzenlemenin 23. maddesinde bu yasanın uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkacak her türlü uyuşmazlığa tüketici mahkemelerinde bakılacağı belirlendikten sonra, tüketiciler tarafından açılacak davaların, her türlü resim ve harçtan muaf olacağı da hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık ise, yukarıda da değinildiği gibi, taraflar arasında oluşturulan hayat sigorta sözleşmesinin sona erdirilmesi sebebiyle ortaya çıkar, sigortacının edimine yöneliktir. Sigorta sözleşmesi ilişkisi ise, Türk Ticaret Kanununun 5. Kitabını oluşturan 1263 ve onu izleyen maddelerinde düzenlenmiş olup, bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların mutlak ticari davalardan olduğu aynı Yasanın 4/1-1. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Doğrudan sözleşme ilişkisini düzenleyen bu yasadan kaynaklanan davalara ise, Asliye ve Sulh Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde ise bu mahkemelerce bakılması gerektiği hükme bağlanmıştır.
Bu özel düzenleme hükümleri karşısında mutlak ticari dava niteliği taşıyan iş bu davanın, tüketici mahkemesi sıfatıyla görülüp, sonuçlandırılması doğru değildir.
Davada, davalı tarafın bu yöne ilişen bir itirazı mevcut değil ise de, 4077 sayılı Yasanın 23/1. maddesinde, bu yasanın uygulanmasından çıkacak uyuşmazlıkların tüketici mahkemelerinde çözümleneceği emredici bir şekilde hükme bağlandığına göre, göreve ilişkin bu hususun mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Kaldı ki, tüketiciler tarafından açılan bu tür davaların anılan yasa hükmüne göre, harçsız olarak görülmesi gerektiğinden, bu yasaya tabi olmayan bir davanın bu mahkemede açılması halinde Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca da resen dikkate alınması gerekmektedir.
2- Öte yandan, yukarda da değinildiği gibi uyuşmazlık, 3 yıllık sürenin bitimi ve tarafların iradeleri ile sonuçlandırılan hayat sigorta sözleşmesi sebebi ile sigorta ettirene ödenecek sigorta bedeline ilişkindir.
Davada davalı taraf, hayat sigorta sözleşmesindeki primlerin sigortaca değerlendirilme koşulları dikkate alınmadan, prim olarak yatırılan paraların aynen ve kar payları ile birlikte iadesini isterken, davalı sigortacı da cevap dilekçesinde hayat sigorta sözleşmesi ve bu sebeple ödenen primlerin sarf ve kullanım şekline dayanarak aynen iade edilmesinin mümkün olmayacağını savunmaktadır.
Gerçekten de bu tür uyuşmazlıkların çözümünde Türk Ticaret Kanunu hükümleri dışında Sigorta Murakabe Kanunu, bu yasalara dayanarak çıkartılan yönetmelik ve sigorta sözleşmesi hükümleri, varsa Sigorta Murakabe Kurulu tebliğleri ve tarifeleri de dikkate alınarak ve davalı sigorta kayıtları üzerinde bu sahada uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulunca yaptırılacak inceleme ile sağlıklı bir sonucuna varılması mümkündür.
Mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan ve dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelenmesi sonucu alınan ve davalı sigortacı vekilinin ciddi itirazlarına uğrayan rapora itibar edilerek, eksik inceleme ile tesis edilen hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı sigortacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.1.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.