|
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/10625
K: 2001/1710
T: 27.2.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada Uşak Asliye 2.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 13.6.2000
tarih ve 1997/325-2000/411 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı Ahmet vekili
tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Hüseyin Ulus tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Kazakistan'dan satın aldığı ham derilerin davalılar tarafından
taşındığını; ancak iki ay geç teslim edildiğini, bu yüzden derilerin kısmen evsaf kaybettiği gibi, gecikilen beher gün için yüz ABD Doları hesabıyla cezai şart alacaklarının doğduğunu; ayrıca navlun ücretini fazla alındığını ileri sürerek, 1000 ABD Dolarının iadesini, 12.000 dolar zararlarının tazminini ve 6.000 dolar cezai şartın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Ahmet vekili, iddiaların doğru olmadığını, malların sağlam teslim edildiğini
ve davacı ile aralarında yazılı sözleşme bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucuna göre, derilerin
geç teslimden dolayı 6.000 dolar tutarında zarar gördüğü ve ayrıca 6.000 dolar cezai şarta hak
kazandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, toplam 12.000 ABD Dolarının faiziyle
davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı Ahmet vekili temyiz etmiştir.
l-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan
delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre,
davalı Ahmet vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Dava taşımadaki gecikmeden doğan zararın ve ayrıca sözleşme ile belirlenen cezai şartın
tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece hem cezai şartın, hem de zararın tazminine dair hüküm kurulmuştur.
Taşıyıcının ticari temsilcisi konumundaki sürücü imzalı ve tarafları bağlayan 23.12.1996
tarihli nakliye sözleşmesinin l. maddesinde, emtianın 18 gün içinde varış gümrüğüne ulaşmadığı takdirde taşıyıcıya günlük 100 dolar ceza kesileceği kararlaştırılmıştır. Bu hüküm BK' nun 158/2. maddesinde belirtilen ifaya ekli ceza-i şart niteliğindedir. Bu durumda davacı yük sahibinin, davalı taşıyıcıdan, mallan teslim etme ediminin ifasından sonra, cezai şartın tazminini istemesinde bir yanlışlık yoktur. BK' nun 159/1. madde ve fıkrası uyarınca, hiçbir zarar olmasa bile cezanın tazmininin istenmesi mümkündür. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, uğranılan zararın ceza miktarından fazla olması durumunda, alacaklının borçlunun kusurunu ispat etmesi halinde bu fazlalığı da isteyebileceği öngörülmüştür.
Ancak, cezai şart müspet zararı temsil etmektedir. Somut olaydaki cezai şartın da, gecikmeden doğabilecek zararı karşılamak için sözleşmeye konulduğu açıktır. Bunun doğal
sonucu olarak, davacı alacaklının cezai şart miktarı ile sınırlı zararını ayrıca isteme hakkı
bulunmamaktadır. Bu zararı zaten cezai şart kapsamında karşılanmakta olup, alacaklıya yasa ile tanınan kolaylık, zararın varlığını ve miktarını ispat etme yükümlülüğü ile karşılaşmaksızın maktu olarak tazmin etme imkanı ile sınırlı kalmaktadır. Hatta cezai şart miktarından fazla olan zararın işlenebilmesi dahi, borçlunun kusurunu ispat etme koşuluna bağlı tutularak; BK' nun 96. maddesinde yer alan ve edimini yerine getirmeyen borçlunun kusursuzluğunu ispat etmedikçe bundan doğacak zararı tazmin ile yükümlü olacağına işaret eden genel prensibe göre zorlaştırılmış bulunmaktadır.
Davacının gecikmeden doğan zararı ile cezai şart miktarı mahkemenin kabulüne nazaran, ile
aynı miktar tuttuğuna göre, mahkemece, davacının cezai şart miktarı dışında talepte bulunamayacağı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde gerçek zarar miktarı olan cezai şartın ayrıca tahsiline imkan tanıyacak şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden, kararın bu nedenle davalı Ahmet Ünlü yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz
itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı Ahmet Ünlü yararına BOZULMASINA,ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.2.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.