 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/10440
K: 2001/1199
T: 13.2.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada Mersin 2.Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 4.20.1000
tarih ve 2000/906-1324 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve
temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, 4.10.1993 tarihinde davalı banka şubesinde vadeli hesap açmış olduğunu, anılan
hesaptan 1993 yılı içinde birkez kar payı aldığını, uzun bir müddet bankaya uğramadığını, daha sonra (7 yıl) bankaya yaptığı müracaat neticesinde, bankaca vadesiz hesap üzerinden ödeme yapılmak istendiğini ileri sürerek, söz konusu hesabın vadeli banka mevduat hesabı olduğunun tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, bankaca vadesiz hesaplara kahverengi cüzdan verildiğini, vadelilere gri cüzdan verildiğini, davacının cüzdanının kahverengi olduğunu, vadeli hesapların tek düzen hesaplarda 310 kodunda, vadesiz hesapların ise 300 kodunda başladığını, davacının hesabının da 300 kodunda başladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait hesap cüzdanının kahverengi olduğu, ibraz edilen cüzdandan hesap cinsinin 300 kodunda olduğu, bu şekli ile mevduatın vadesiz hesap olduğu anlaşılmış olmakla, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı temyiz etmiştir.
Davacı, hesabın vadeli mevduat hesabı olduğunun ve vadeli mevduat faiz oranlarına göre
hesapta oluşacak faiz miktarının tesbitini istemiştir. Davacının hesaptaki para ve faizin ödenmesi talebi yoktur.
Tesbit davasının konusu yalnız hukuki ilişkiler olabilir ve hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tesbitinde davacının hukuki yararı bulunmalıdır. Tesbit davası ile istenen
hukuki korunma eda davası ile tamamen elde edilebilecekse o zaman davacının ayrı bir tesbit
davası açmasında hukuki yararı yoktur. Eda davası ile aynı zamanda davanın dayandığı hakkın veya hukuki ilişkinin var olduğunun tesbitide hüküm altına alınır. O halde eda davası açmak mümkün ise tesbit davası açılamaz.
Mahkemece yukarıdaki nedenler ile davanın reddi gerekir iken, yazılı gerekçe ile verilen
karar sonuç itibari ile doğru olduğundan hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde değiştirilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacının bütün temyiz itirazlarının
reddiyle sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.2.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.