 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2000/10037
K: 2000/3211
T: 18.04.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 15.10.1999 tarih ve 1998/2480 - 1999/942 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak taraf vekilleri taralından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 18.04.2000 günde davalı avukatı Şevket Kaymaz gelip, davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, teniyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan tarat avukatı dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıya sigortalı olan müvekkiline ait işyerinde meydana gelen hırsızlık sonucu uğranılan zararın bir kısmının rızaen ödeme ve ilamla karşılandığını, kalan zararın ilamla saklı tutulduğunu, bakiye (1.176.272.742.-) lira zararının tazmini için girişilen icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ve inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takibin de davanın TTK.nun 1268.maddesindeki iki yıllık zamanaşımına, uğradığını kısmi davanın dava dışı kalan kısım bakımından zamanaşımını kesmeyeceğini, BK.nun 133/l. maddesinin anlamında ikrarın söz konusu olmadığını savunmuştur.
Mahkemece, sunulan kanıtlara, icra takip dosyasına, bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının kabul ve ikrarı ile BK.nun 134/1 .maddesi anlamında zamanaşımının kesildiği ve 135/2. maddesi gereğince işlemeye başlayan zamanaşımının (10) yıl olduğu, zamanaşımı definin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin (2.624.263.000.-) lira üzerinden davanın, asıl davada (1.176.272.742.-) lira'ya reeskont faizi yürütülmesine, inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
Karan, taraflar teniyiz etmişlerdir.
1-Davacı sigorta ettiren, davalı şirkete sigortalı olan işyerinde 11.06.1996 tarihinde meydana gelen hırsızlık sonucu uğradığını ileri sürüp (1.648.000.000.-) lira'mn zararının tazmini için başvurmuş, davalının 27.09.1996 tarihindeki kısmi ödemesini ihtirazi kayıtla kabul etmiş, ardından İzmir 3.Ticaret Mahkemesinde 03.01.1997 tarihinde ikame ettiği davada kısmi ödemenin indirilmesinden sonra kalan alacağının tesbitini ve şimdilik (200.000.000.-) lira'nın tahsilini talep ş, temyizden geçerek kesinleşen bu dava sonucunda ise davacının bakiye alacağının .376.272.742.-) lira olduğu belirlenerek kısmi talebin kabulüne karar verilmiş olup, eldeki davada ise, anılan davada belirtilen bakiye alacak ile hüküm altına alınan miktar arasındaki fark (1.176.272.742.-) lira talep edilmektedir.
Davalı taraf, rizikonun gerçekleştiği 11.06.1996 tarihinden itibaren TTK.nun 1268. maddesinde öngörülen iki yıllık zamanaşımının davanın açıldığı 26.10.1998 tarihinde dolduğunu savunmuş olup, mahkemece, davalının kısmi davadaki cevabında davacının isteyebileceği tazminatın (546.750.000.-) lira'dan ibaret olduğunu ve bu miktarın da ödendiğini bildirmesinin borç ilişkisinin bir belge ile ikrarı anlamına geldiği, BK.nun 133/1. maddesi uyarınca zamanaşımının kesilerek yeniden işlemeye başladığı ve aynı Yasa'nın 135/2.maddesi uyarınca bu hukuki ilişki bakımından on yıllık zamanaşımının işlerlik kazandığı sonucuna varılarak zamanaşımı defi reddedilmiş ve uyuşmazlığın esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kural olarak, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması zamanaşımını kesmez. Mahkemece zamanaşımını kesen bir olgu değeri atfedilen davalı bildirimi, kısmi davaya konu edilen alacak iddiasının ikrarına ilişkin olmayıp, tazminat yükümlülüğünün münhasıran (546.750.000.-) lira olduğu ve esasen bu meblağında kısmi davadan önce davacı sigorta ettirene ödendiğinin anımsatılmasından ibaret olup, BK nun 133/1. Maddesi kapsamında zamanaşımını kesen nitelikte bir irade açıklaması değildir. Kaldı ki, öyle olsa bile bu ikrar salt ilişkin olduğu miktar için geçerli olup, kısmi dava dışında kalıp ta eldeki davaya sonradan konu edilen kısım içirt zamanaşımının kesilmesini sağlamaz. Bu nedenle, davanın zamanaşımı yönünden reddi yerine aksine düşüncelerle esastan kabulü doğru bulunmamış, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma kapsamına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü kararın davalı yorarına BOZULMASINA, 2. Bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmemesine, 65.000.000.- lira avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçların istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 18.04.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.