 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/9575
Karar no: 2000/2998
Tarih: 13.04.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 30.9.1999 tarih ve 1999/178-1999/528 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 11.4.2000 günde davalı avukatı Aytekin geldi davacı avukatı tebligata rağmen gelmedi, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra duruşmalı içlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Harun Kara tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, her türlü mal ve hizmetin ticaret ve pazarlaması, reklam, tanıtım vs. alanlarında faaliyet gösteren müvekkili firmanın sektöründe hayli tanındığını, yıllardan ben tanıtıp meşhur hale getirdiği "İNTERAKTİF" ibaresini tek başına ve tamamlayıcı kelime ve logolar ile hizmet markası olarak tescil için. davalı kuruma başvurusunun haksız olarak reddolunduğunu ileri sürerek, idare işlem ve kararının iptali ile markalarının tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, marka olarak tescili istenilen "interactive" kelimesinin, etkileşimli, karşılıklı olarak birbirini etkileyen, sözleşimli, iletişimli, bilgi alışverişli, bilgi değişimli, program işlerken bilgisayar ile kullanıcı arasında bilgi alışverişi ilgili veya bunu sağlayabilen anlamında olup, kullanılacağı hizmetin çeşit ve amacını gösteren kelimelerin marka olarak tescil edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan debilere nazaran, davacının tescil için başvurduğu "Interaktif " kelimesinin karşılıklı etkileşim anlamında olup, 556 sayılı KHK.nin 7/c maddesi gereğince, vasıf, kalte, miktar, amaca ve değer gösteren kelimelerin marka olarak tescil edilemeyeceği, bu sözcüğün hizmetin vasıl" ve kalitesini göstereceği, bazı tesciller örnek olarak gösterilmiş ise de, kötü emsalin emsal olamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, marka olarak tescil talebinde bulunulan sözcüklerin 556 sayılı KHK.nin 7/1-c bendi gereğince, hizmetin vasfını, cinsini, çeşidini münhasır olarak belirteceği gerekçesi ile, tescil talebinin reddine ilişkin Enstitü kararının iptaline ilişkindir.
556 sayılı KHK.nin 7/1-c bendi gereğince, hizmet markası olarak tescili talep edilen sözcüğün, hizmetin vasfını, cinsini, çeşidini münhasır olarak belirtmesi durumunda, başvurunun ret edileceği tartışmasız olup, Türkçe karşılığı "etkileşimli" "karşılıklı etkileşim" olduğu anlaşılan "İNTERACTİVE" veya Türkçe okunuşu "İNTERAKTlF" sözcüklerinin tek başına, bu haliyle marka olarak tescilleri mümkün değildir.
Ancak, tek başına marka olarak tescili mümkün olmayan bir sözcüğün yanına, (hatta tek başına tescili mümkün olmayan sözcük "kök" sözcük olsa bile) ayırdedici nitelikte ek ve ibareler getirilmesi durumunda bu haliyle tescilin mümkün olup olmayacağı üzerinde durulması gerekir. Bir yerde, markanın tanımını içeren KHK.nın 5 inci maddesindeki tanımlama birlikte değerlendirildiğinde, tek basına tescili mümkün olmayan sözcüklerin yanına ayırdedici nitelikte sözcükler ilavesi ile ve genelde ya isim tamlaması veya sıfat tamlaması şeklinde ortaya çıkan ve yeni bir anlam ifade eden sözcükler grubunun marka olarak tescil edilebilmesinin, yasal düzenlemenin amacına daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır. Nitekim, Dairemizin 26.11.1999 tarih ve 1999/5790 E, 1999/9590 K. sayılı kararında da, aynı ilkeler benimsenmiş ve KHK.nın 7/1-f bendi gereğince tek başına marka olarak tescili mümkün olmayan İstanbul, Ankara gibi coğrafi yer isimlerinin "İstanbul Şarabı", "Ankara Pazarları", "Restaurant İstanbul" gibi bir başka sözcüğün ilavesi ile meydana gelen sözcükler grubunun marka olarak tescil edilebileceği kabul edilmiştir. Keza renklerin de tek başına tescili mümkün olmadığı halde aynı ilkeler renkler için de Dairemizce benimsenmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacının, başvuruda bulunduğu "INTERACTIVE" veya "İNTERAKTlF" sözcüklerinin tek başına marka olarak tescilinin yargılamayacağının, ancak, bu sözcüklerin sonuna, "Reklamcılık, Pazarlama, Tanıtım, İletişim" sözcüklerinin ilavesi ile oluşan kelimeler grubunun marka olarak tescilinin mümkün olduğunu, kabulü ile, bu ilkeler çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, davacı vekili duruşmaya gelmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği, temyiz peşin harem isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.4.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.