|
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/9340
Karar no: 2000/2652
Tarih: 04.04.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Beyoğlu 1.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 30.09.1999 tarih, ve 1998/646-1999/392 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 04.04.2000 günde davacı avukatı Gülistan ile davalılar avukatı Nuray ve Yıldız gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve şiire darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan taralından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin donatanı bulunduğu tankerin davalı şirketlere (10.000.000) USD karşılığı (709.290.000.000.-) lira bedelle müştereken sigortalandığını, davalılardan G. Sigortanın yeran Başak Sigortanın ise koasürür olduğunu, poliçede % 10 devalüasyon klozunun bulunduğunu, (9.733.076) USD tutarındaki riskin reasürans yolu ile yurt dışındaki sigortacılara zeyilnameler düzenlendiğini, sigortalı tankerin 15.02.1997 tarihinde çıkan yangın sonucu tamamen hasarlandığını, davalıların son zeyilname tarihindeki (29.01.1.997) kuru esas alınarak eksik hesaplanan (1.160.300.000.000.-) liranın ihtirazi kayıtlı kabul edildiğini, bu miktarın fiili ödeme günündeki kura göre (8.585.910,20) USD'ne tekabül ettiğini ileri sürerek, (1.414.089,10) USD'nin faiziyle birlikte fiili ödeme günündeki karşılığının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri cevaplarında, sözleşme düzenlenirken sigorta bedelinin TL. olarak tayin ve tesbit edildiğim, müvekkillerince devalüasyon klozuna göre yemlenen en son zeyilname tarihinde kararlaştırılmış olan sigorta bedeli (1.160.300.000.000.-) liranın temerrüde düşülmeden ödendiğini, davanın dayanaksız olduğunu savunarak reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, davacı sigorta ettirenin temerrüdün meydana geldiği 28.03.1997'den davalılarca ödemenin yapıldığı 29.04.1997 tarihine kadar temerrüt faizi talep etmelerinin mümkün olduğu ve bu döneme tekabül eden temerrüt faizin (29.774.416.660.-) lira ile faizle karşılanamayan ek zarar (27.137.009.120.-) liranın istenebileceği, esasen davacı faiz tahsil edilmediğinden bu iki kalem toplamı (56.911.425.780.-) liranın tamamının munzam zarar olarak nitelendirebileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile anılan meblağın dava tarihinden itibaren değişen reeskont oranlarındaki temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Dava, gemi sigorta tazminatının geç ödendiği iddiasına dayalı munzam zararın tahsili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davalı sigortacılarca sigorta tazminatının makul bir sürede ödenip ödenmediği, buna göre temerrüt faizi ve munzam zarar istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, bozmaya uyularak yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 01.03.1999 tarihli rapordaki görüş benimsenerek, davacının ödeme ihtarının tebliğ edildiği, 27.03.1997 tarihini izleyen bir günlük sürenin makul bir ödeme süresi olduğu, buna göre temerrüdün gerçekleştiği 27.03.1997 tarihi ile ödemenin yapıldığı
29.04.1997 tarihi arasında geçen süre için temerrüt faizi ve munzam zarar istenebileceği sonucuna varılarak bu doğrultuda karar verilmiştir.
En yalın ve göreceli olarak düşük limitler içeren zorunlu trafik sigortalarında dahi sigorta
teminatının ödenmesi için muacceliyetten itibaren sigortacıya sekiz günlük ödeme süresi tanınmıştır. Uyuşmazlığa konu sigorta ilişkisinin özel ve karmaşık tipi (reasürans) ile etlenen sigorta tazminatının çok yüksek olmasından dolayı taşıdığı kendine özgü haller de gözetilerek sigorta sektörü, muhasebesi ve hukuku alanlarında deneyimli uzmanlardan oluşturulacak bilirkişi kurulundan makul ödeme süresinin ne olması gerekliği konusunda görüş alınarak munzam zarar koşullarının bulunduğu sonucuna varılması halinde, HGK.nun 10.11.1999 tarih, 1998/13-353 Esas, 1999/929 Karar sayılı içtihadındaki ilkeler ışığında temerrütten itibaren ödeme gününe kadar geçen süre içerisindeki gerçekleşen yıllık enflasyon oranı bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu mevduat ve devlet tahvillerine verilen faiz oranlan, TL.'ye karşı döviz kurlarındaki artışlar değerinin düşmesi, alım gücü azalması nedeniyle alacaklının maruz kaldığı zarar miktarının değinilen unsurlar toplanıp ortalamaları bulunarak, belirlenmek ve istenilen alacağın tazminat niteliğinde olduğu gözetilerek bulunacak miktarın gerekirse BK.nun 42 ve 43 .maddesi çerçevesinde değerlendirmeye tabı tutularak tazmini ve bu zarar miktarından davacının alacağını tahsil ederken alması gereken temerrüt faizi miktarı düşülerek oluşacak sonuç çerçevesinde hüküm kurmak gerekirken, anılan hususları karşılamayan kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 65.000.000. lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.04.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.