Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/8876
Karar no: 1999/10767
Tarih: 23.12.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki davanın Dinar Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 2.6.1999 tarih ve 1997/323-1999/108 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı sigorta vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin annesi Ayşe Oruç ile davalı arasında 23.02.1989 tarihli hayat sigortasında menfaatdar olarak müvekkilinin gösterildiği, murisin 18.6.1996 tarihinde ölmesi üzerine poliçeye göre ödenmesi gereken 500 milyon TL sının davalı tarafından hipertansiyon rahatsızlığının kendisine bildirilmediği gerekçesiyle ödenmediğini oysa, tedavinin sözleşmeden çok uzun süreler öncesinde yaptırıldığı kaldı ki, genel şartlara göre poliçenin itirazsız 2 yıl yürürlükte kalması halinde artık ödemenin yapılması gerektiğini ileri sürerek, 2.2.1995 tarihinden itibaren yapılan prim artış taleplerinin dikkate almayarak davalının ödeme yapmadığı 460.000.000 TL nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 16.2.1989 tarihli poliçe ön bilgi formunda ve 2.2.1995 ile 15.11.1995 tarihli prim artırım formlarında sigortalının sağlıklı olduğunu ve daha Önce hiçbir ciddi rahatsızlık geçirmediğini beyan etmesine rağmen, ölümünden sonra yaptıkları araştırmaya göre sigortalının 1973 yılından beri tedavi gördüğü hastalıklardan biri olan kalp yetmezliğinden öldüğünü, bu nedenle son prim artışı dikkate alınmaksızın hesap edilen 40.152.194 TL nin davacıya ödendiğini, rizikonun gerçekleşmesinden sonra sigortalının doğru beyan yükümlülüğünü yerine getirmediğinin anlaşılması halinde, artık sözleşmeden dönülemez ise de poliçenin düzenlendiği esnada tesbit edilen prim üzerinden tazminat hesabının yapılması gerektiğini ve öyle de yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; sigortalının 1979 yılında hipertansiyon ve kalp yetmezliği teşhisi konulduğu, ancak murisin 10 yıl sonra 1989 yılında poliçeyi tanzim ettirdiği, 7 yıl 4 ay süre ile itirazsız olarak poliçenin yürürlükte kalması nedeniyle genel şartlar gereğince artık sözleşmeden cayılamayacağı ve tam olarak ödeme yapılması gerekeceği gerekçeleriyle davanın kabulü ile ödenmeyen 460.000.000 TL nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme yükümlülüğü ile ilgili TTK.nun 1290. maddesi hükmü, mal sigortalarına ilişkin olmakla birlikte dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Rizikonun gerçekleşmesinden önce sigortacı bilginin yanlış verildiğini öğrendiği takdirde aynı hüküm gereğince sigortacıya sözleşmeden cayma hakkı tanımıştır. Genel şartların 2.4 maddesine göre de sözleşme kurulmasından itibaren aralıksız ve itirazsız olarak iki yıl süreyle yürürlükte kalmışsa artık sigortacı sözleşmeden cayamaz. Ancak durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortalı talep edilen prim farkını kabul etmezse rizikoya ilişkin olarak alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki oran üzerinden tazminat olarak ödenir. Bu hüküm, rizikonun gerçekleşmesine kadar geçen süre içinde uygulanır.
Dava konusu olayda ise. rizikonun gerçekleşmesinden önce sigortacı bu hususu öğrenmiş değildir. ölüm olayının gerçekleşmesinden sonra yaptığı araştırmaya göre sigortalının 1973 yılından 1993 yılına kadar pek çok hastalıktan, tedavi gördüğü ve bu hastalıklardan biri olan kalp yetmezliği ile öldüğünü öğrenmiştir. Dosyada mevcut hastane kayıtları ve tedavi evrakları ile bu husus sabittir.
Rizikonun gerçekleşmesinden sonra sözleşmeden cayma esasen mümkün olmaz. Böyle bir durumda sigortacı ya sözleşmeye koyacağı hükümle ya da, Borçlar Kanunu genel hükümlerine dayanarak savunma hakkını koruyabilecektir. Bu meyanda genel şartların 2.2 maddesine konulan hükümle "ihbar yükümlülüğünün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün için prim farkını talep edebilir" denilerek fesih hakkı sigortacıya tanınmıştır. Sigortacı yanıltıldığını öğrenmeden önce yada öğrenmeden itibaren fesih hakkını kullanmadan önce bu süre içinde riziko gerçekleşmiş ise artık fesih hakkını kullanamaz ise de sigorta bedelini genel şartların 33. maddesine göre, alınan prim ile alınması gereken prim miktarı oranına göre indirim yaparak ödeme hakkına sahip olur.
Mahkemece açıklanan esaslar ve genel şartlar gereğince sigortacının ödeme yapma hakkına sahip olduğu miktarın ne olduğu bu konuda uzman bilirkişiye hesap ettirilerek, sigortanın ödediği miktar da dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile poliçeye göre ödemesi kararlaştırılan miktara göre yapılan talebin kabulü doğru görülmemiş, kararın davalı sigorta yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı sigorta vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı sigorta yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.12.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini