 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/8252
Karar no: 1999/9831
Tarih: 02.12.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 01.06.1999 tarih ve 1998/568 -1999/323 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların maliki ve sürücüsü oldukları aracın müvekkili şirkete kasko sigortası ile sigortalı araca çarpması sonucu oluşan 555.029.779.- lira hasarın müvekkilince sigortalısına ödendiğini ileri sürerek 6/8 kusura isabet eden 416.272.334.- lira'nın faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, süresi içinde verdikleri cevap dilekçesinde, sigortalının davalının ödediği 555.029.779.- lira dışında kalan tazminat istemleri Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/39 Esas, sayılı dosyasında dava konusu ettiğini, açılan bu davanın sigortacının sorumluluğu altında olmayan zararlara ilişkin bir dava olması nedeniyle BK.nun 133.maddesi anlamında zaman aşımını kesmediğini, halefiyetin doğduğu ödemenin 13.08.1996 tarihinde, kazanın ise 28.03.1996 tarihinde gerçekleştiğini, davalılar hakkında ceza davasının açılmadığı, takipsizlik kararının verildiğini, dolayısı ile KTK.'nun 109.maddesine göre sigortacının açtığı davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca takas mahsup defilerinin bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, getirtilen Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin sözü edilen kesinleşen kararına göre davalı sürücünün %37,5 oranında kusurlu olduğu, olayda yaralanma meydana geldiğinden ceza zamanaşımına göre davanın süresinde açıldığı, 6/8 kusura göre istenilen 416.272.334.- lira'sının kesinleşen karardaki kusur oranına karşılık gelen kesimin hüküm altına alınması gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 156.102.125.- lira'nın yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, TTK.nun 1301.maddesi uyarınca açılmış rücu davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davanın zamanaşımı süresi içinde açılıp açılmadığı konusunda toplanmaktadır.
Sigortalı ile kızının yaralandığı davaya konu 28.03.1996 tarihli trafik kazası ile ilgili olarak davalı sürücü Cengiz ile karşı aracı kullanan sigortalının eşi Ahmet hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 09.09.1996 tarih ve 1996/31985 sayılı takipsizlik kararı verilmiş olup, bu durumda TTK.nun 109/2.maddesinde düzenlenen uzamış ceza zamanaşımı süresinin davamızda uygulanması mümkün değildir. öte yandan, sigortalı davacının rücu davasına esas 555.029.779.- lira'sı tutarındaki ödemesi dışında kaldığını ve sigortaca karşılanmadığını ileri sürerek ulaşım giderleri, fotoğraf bedelleri, aracın tamir süresince yoksun kalınan kar kaybı ve tedavi giderleri gibi zararlarının tazminini Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/39 Esasa 17.01.1997 tarihinde açtığı dava ile istemiş olup, açılan bu davanın davacı sigortacının sorumluluğu altında olmayan zararlara ilişkin bir dava olması nedeniyle BK.nun 133. maddesinin olayımızda uygulanması mümkün değildir. Diğer deyişle sigortalının bu davası sigorta rücu davasının 109/son maddesi uyarınca işleyen 2 yıllık zamanaşımı süresini kesmez. Bu durumda KTK.nun 109/3.maddesinde yazılı zamanaşımının tazminat yükümlülüğüne karşı kesildiğinde sigortaya karşı da kesilmiş alacağı kuralından davacı sigorta şirketi artık yararlanamaz. Bu durumda, ibranamede, yazılı ödemenin yapıldığı 13.8.1996 tarihinde en geç davacı sigorta, KTK.nun 109/son maddesi uyarınca kendi yükümlülüğünü tam olarak yerine getirdiğine ve rücu edilecek kimseyi öğrendiğine göre bu tarihten başlayan 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 04.09.1998 tarihinde açtığı rücu davası artık dinlenemez.
Mahkemece, davalılar vekilinin zamanaşımı define itibar edilerek davanın bu sebepten reddine karar verilmesi gerekirken davanın ceza zamanaşımı süresi içinde açıldığının kabulü ile yargılamaya devam edilerek, davalıların sorumluluğuna karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
2-Yukarıda açıklanan bozma şekil ve nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenle de davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçların istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 02.12.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.