 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1999/8169
Karar No : 2000/1726
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Ankara Asliye 5.Ticaret Mahkemesinde görülerek verilen 15.7.1999 tarih ve 1998/973-1999/429 sayılıkararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 29.2.2000 günde davacı avukatı T... ile davalı avukatı O... gelip, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatı dinlendikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karar bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Harun Kara tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacı vekili, 5.1.1983 tarihinde kurulan müvekkili şirketin başta haberleşme cihazları olmak üzere her türlü elektronik aletlerin, imalat, ithalat, alım ve satımı ile servisi konularında faaliyet gösterdiğini, şirket ortaklarının henüz adi ortaklık sırasında dahi ve 1979 yılından beri "Telsim" ibaresini firmanın tanıtım vasıtası olarak kullandığını, bu ibarenin 10.4.1997 tarihinde marka olarak da tescil ettirilerek koruma altına alındığını, davacı şirketin Türkiye çapında faaliyette bulunup yüzlerce telefon santrali kurduğunu ve servis hizmetlerini yürüttüğünü, müvekkili şirketin ünvanındaki vurgu kelime olan "Telsim" ibaresini kullanarak 1994 yılında kurulan davalı şirketin kısa zamanda büyüyerek tekelci yapıda geliştiğini, müvekkilinin, davalı tarafın gücü karşısında bir süre sessiz kalmış ise de, davalı tarafın haksız rekabetinin dayanılmaz boyutlara ulaştığını, davalı ile karıştırılan müvekkilinin girdiği ihalelerde iş alamadığını, davalı müşterilerinin girdiği ihalelerde iş alamadığını, davalı müşterilerinin şikayetlerini müvekkiline ilettiğini, müvekkilinin ünvanında yer alan ve aynı zamanda markası olan "Telsim" ibaresini davalının ünvan ve marka olarak kullanmasının haksız rekabet ve marka haklarına tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin tespit ve men'ine, bu sözcüğün davalı ünvanından silinmesine, ilana karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin, dava dışı PTT Genel Müdürlüğü arasındaki 2.7.1993 tarihli PTT Telsim Pan Rupa Mobil Telefon Sistemi Sözleşmesi sonrasında kurulduğunu, şirket amacının telekominikasyon ve haberleşme hizmetleri olup, özellikle mobil telefon hizmetleri için milyonlarca Dolarlık yatırım ve lisans ücretleri ödendiğini, abone sayısının 850.000'e ulaştığını, konuların farklı olduğunu, müvekkilinin tescilli markasının bulunmadığından 556 sayılı KHK'ye dayanılamayacağını, verilen hizmetlerin niteliği itibariyle iltibas olmayacağını, 1993 yılından beri ticaret ünvanının kullanıldığını, ünvanlar arasında bir benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere nazaran, zamanaşımı savunmasının yersiz olduğu gibi, aynı mal ve hizmetler alanında faaliyette bulunan taraf ünvanlarında yer alan "Telsim" ibaresinin aynı olup, yine davacının bu sözcüğü marka olarak tescili karşısında diğer savunma ve itirazlara itibar edilemiyecek ise de, davanın hallinin, dava açılmasının MK.nun 2.maddesine aykırı olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasına bağlı olduğu, davacının davalı tarafın ticaret ünvanından haberdar olduğu halde uzun süre kalınmasının zımnen icazet anlamında olduğu, davalının, dava dışı PTT Genel Müdürlüğü ile sözleşmeler yaptığının tüm kamuoyunca bilindiği (HUMK.238/2), şayet kuruluşta karşı çıkılsa idi davalının belki de başka hareket tarzı seçmesinin muhtemel olduğu, dava konusu olay bakımından uzunca bir süre sonra böyle bir dava açılmasının hakkın kötüye kullanımı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasa hükümlerine uygun görülen kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 710.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 65.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 2.3.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.