 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 1999/8053
Karar No: 1999/9707
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Kadıköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 13.3.1999 tarih ve 1998/1583-1999/207 sayılıkararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacı dava dilekçesinde, davalı yönetim kurulu başkanı M...'un anasözleşme değişikliği yapmadan direk genel kurul kararıyla ayrılan 12 ortağa her bir için esas alacakları olan 300 er milyon yerine 1 milyar 300 milyon TL ödendiği, belgesiz harcamaların kasa defterinde gider olarak gösterildiğini kalamaza defterinde görülen toplam 980.000.000 TL nin kooperatif defterine işlenmediği, davalının kendisine yakın ortaklardan, gecikme faizi tahsil etmediği, kooperatifçe arsa alımında arsa sahibine ödenen para ile kooperatif resmi kayıtlarına işlenen meblağ arasında büyük fark olduğunu, böylece zararın doğduğunu ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla (900.000.000)TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma ve dosyadaki kanıtlara nazaran ortakların ancak kişisel kusurlarına dayanarak yönetim kurulu üyeleri aleyhine tazminat davası açabilecekleri, oysa davacının tahsilini talep ettiği (900.000.000) TL yi kendisinden kooperatifin tahsil ettiği, davacının zararının yönetim kurulu başkanı olan davalının kişisel eyleminden değil yönetim kurulu kararından doğduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Kooperatifler Yasasının 23. Maddesinde de belirtildiği gibi ortaklar hak ve borçlarında eşittir. Hiçbir yasal neden olmadan bu eşitliğin bozulması yöneticileri sorumlu duruma düşürür.
Diğer yandan, yine aynı Yasanın 62/3 maddesi hükmüne göre, kooperatif yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar. Mutlaka TTK.nun 309/1 ve 340. Maddelerinde hükmedilecek tazminatın şirkete ait olacağına dair bir hüküm de taşımadığına göre, yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarından dolayı kim zarara uğramışsa ister kooperatifin kendisi, isterse ortak veya alacaklı olsun, bunların yöneticileri dava etmek ve tazminatı kendi adlarına istemek haklarının varlığı kabul edilmelidir.
Diğer yandan 1163 sayılı Kooperatifler Yasasının 98.maddesi göndermesi ile TTK.nun anonim şirketlere ilişkin hükümleri uygulanacak olsa dahi, TTK.nun 309.maddedeki ortakların dolaylı zarara uğramış olmaları halini birbirinden ayırmak ve bazı hallerde istenen tazminatı doğrudan doğruya ortak veya alacaklıya vermek gerekir.
Gerçekten, TTK.nun 340.maddesine iyi bir yorum getirilmesi gerekmektedir. Bunun içinde TTK.nun 309. Ve 336. Maddelerinin dikkatle gözden geçirilmesi lüzumludur. TTK.nun 309/1 maddesi incelendiğinde burada şirketin uğradığı zararlardan söz edildiği görülmektedir. Diğer bir deyimle ortak veya alacaklılar direkt zarara uğramamışlardır. Şirketin zarar etmesi nedeniyle ortak veya alacaklıların dolayısıyla bir zarara uğramaları söz konusu olabilir. İşte bu halde dahi kanun koyucu şirket ortak veya alacaklısına dava hakkı tanımış ve fakat zarara uğraya şirket olduğu cihetle, ortak veya alacaklının alacakları davada bir zarar tespit edilirse tazminatın şirkete verileceği hükmünü getirmiştir. TTK.nun 336.maddesinde ise, şirket yöneticilerinin şirket, ortak ve alacaklılara karşı doğrudan doğruya olan sorumlulukları düzenlenmiştir. Yani ortak veya alacaklı doğrudan doğruya bir zarara uğramışlarsa, bu hususta dava açabilirler ve tazminatı kendilerine isteyebilirler. O halde ortak veya alacaklının tazminatı kendi adlarına isteme haklarının mevcudiyetini kabul etmek gerekir. O şartla ki, kendileri doğrudan doğruya bir zarara uğramış olsunlar. Bu durumda TTK.nun 340.maddesinin yukarıda açıklanan ve kabul edilen duruma göre yorumlanması gerekir. TTK.nun 340.maddesine göre 336.madde gereğince yönetim kurulu üyelerine yöneltilen sorumluluk hakkında 309.madde hükmüde uygulanır. Bir kere 340.made 309.maddenin sorumluluğa ait hükümlerinin tahakkuk edileceğini belirtmiştir.
Tazminatın şirkete veya ortağa verilmesi (tazminatı, yönetici her iki halde ve ödeyeceğine göre) sorumluluk hükümleriyle ilgili değildir. İkincisi de ortağın veya alacaklının doğrudan doğruya uğradığı zarardan doğan tazminatın şirkete verilmesinin bir anlamıda olamaz. Bu ilkeler dairemizin 11.6.1981 gün Esas no:1981/2329 Karar no:1981/2988 sayılı kararında da aynen benimsenmiştir. Bu genel açıklamalardan sonra, davacının dava dilekçesindeki iddiaları dikkate alınarak, davacının doğrudan, doğruya uğradığı bir zarar bulunup bulunmadığını araştırmak ve sonucuna göre bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, dava dilekçesine yanlış anlam verilerek ve davacı iddiaları değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve kararın açıklanan nedenlerle, bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.11.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.