Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/7427
Karar no: 2000/1133
Tarih: 17.02.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
 
Taraflar arasındaki davanın Balıkesir 1.Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 13.05.1999 tarih ve 1998/1691 - 1999/278 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşma!ı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 15.02.2000 günde davacılar avukatı Çağlayan ile davalı avukatı Fevzi gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı islerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Seyfi Çizmeci tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi Sabahattin'in 16.06.1995 tarihinde vefat ettiğini, münşin sağlığında 24.02.1993 tarihli vasiyetname ile K. Akaryakıt A.Ş.deki hisselerini oğlu davalıya şirket sermayesinin %51'ine tamamlayarak oranda vasiyet ettiğinin ortaya çıktığım, vasiyetnamenin iptali için açılan davada, murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarih itibariyle hukuki ehliyeti kaldıracak mahiyette bunama (demans) halinin olduğu Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit görülmekle vasiyetnamenin iptaline karar verildiğini, bu durumda murisin 26.481 adet hisseyi davalıya devrettiği,13.08,1994 tarihinde de hukuki, işlem yapma ehliyetinin bulunmadığının anlaşıldığını, bu tasarrufun hüküm ifade etmeyeceğini ileri sürerek 13.08.1994 tarihli davalı lehine yapılan hisse devir işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, o tarihlerde şirketin ekonomik sıkıntı içinde olması ve kaynağa ihtiyaç duyulması nedeniyle dava konusu hisselerin müvekkiline satıldığını ve müvekkilinin karşılığını kaynak olarak şirkete aktardığını, bu konuda 05.08.1994 tarihli yönetim kurulu kararı ile yetki verildiğini, hisse devrine ilişkin 13.08.1994 tarihli yönetim kurulu kararında davacıların da muvafakatlarının bulunduğu, aynı karar ile murisin davacı Sabahat'a da 200 hisse devrettiğini, uzun süre sonra bu davayı açan davacıların kötü niyetli olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki kanıtlara göre, vasiyetnamenin iptali davası sırasında alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile tarafların murisi vasiyetçi Sebahattin'in 24.02.1993 tarihinde hukuki ehliyetini kaldıracak maniyette demans (bunama) halinin olduğunun saptandığı, bu durumda, bu davanın konusu olan hisse devrinin yapıldığı 13.08.1994 tarihinde dahi murisin medeni haklarını kullanma ehliyetine haiz olmadığının açık olduğu, Medeni Kanunun 15.maddesine göre böyle bir hukuki tasarrufun hüküm ifade etmeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, başka bir hukuki işlem nedeniyle temyiz kudretine sahip olmadığı belirlenen murisin o tarihten sonra yaptığı hisse devir işleminin hukuken geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunu'nün 15. maddesi aynen şöyledir. "Mümeyyiz olmayan şahsın hukuki tasarrufu bir hüküm ifade etmez. Kanunda muayyen istisnalar bakidir."
Bu yasal düzenlemeden yola çıkarak uyuşmazlığın hukuki durumu incelendiğinde, bir hukuki işlemin, o işlemi yapan kişinin temyiz kudretinden yoksunluğu nedeniyle iptalini istemi hakkı doğmakla birlikte, bu hak dahi, bütün hakların kullanılmasını sınırlayan MK.nun 2. maddesindeki iyi niyet kurallar çerçevesinde kullanılabilir. Nitekim Yargıtay'ın 09.03.1955 tarih ve 22/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda "MK.nun 15.maddesini mutlak surette, yani mümeyyiz olmayanın yaptığı herhangi bir harekelinin hukuken bir netice doğurmayacağı şekilde tefsir etmek doğru olmaz. 15.maddenin mümeyyiz olmayan kimse tarafından diğer bir taraf aleyhinde dermeyan edilmesi de, hal ve şartlara göre hüsnüniyet esaslarına aykırı bir durum mahiyeti arz edebilir. Filhakika mümeyyiz olmayan kimse temyiz kudretine sahip olsa idi, aynı suretti hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunacak idi ise, temyiz kudretinden malınım olduğunu dermeyen edememelidir. Mümeyyiz olmayan tarafından hukuki muamelenin hükümsüzlüğü iddiası objektif, hüsnüniyet kaidelerine aykırı olduğu takdirde dinlenemez "görüşüne yer verilmiştir.
Somut olayda dönecek olursak davalı vekilinin, savunmasında, öne sürülen hususlar, yukarıda anılan İçtihadı Birleştirme Kararı ışığında irdelendiği takdirde murisin yaptığı hukuki tasarrufun geçerli olup olmadığı yönünde doğru bir sonuca ulaşmak mümkün olacaktır. Ancak mahkemece işin bu yönü üzerinde durulmamıştır.
O halde mahkemece, hisse devir tarihi itibariyle, tarafların ortak oldukları şirketin mali kriz içinde bulunup bulunmadığı, hisse devrinin şirketin mali krizden kurtarılması ve şirketin   mali yönden güçlendirilmesi için yapılıp yapılmadığı, davalının hisse devralması karşılığında şirketin mali bünyesine ayni veya nakdi bir katkıda bulunup bulunmadığı araştırılmalı, bunun sonucuna göre, pay devreden muris temyiz kudretine sahip olsaydı aynı şekilde hareket edip etmeyeceği tartışılmalıdır. Hisse devri karşılığında şirketin mali bünyesini güçlendirmek için davalı bir edimde bulunmuş ise, davacı Sebahat'a da muris tarafından aynı yönetim  kurulu kaimi ile hisse verilmiş  ve buna ses çıkarmamış olması karşısında MK. nun 2 maddesi hükmüne göre  dava konusu hukuki işlemin geçersizliği ileri sürülemeyecektir. Bu hususların tespiti için mahkemece gerektiğinde şirketin defler ve kayıtlan üzerinde inceleme yaptırılarak sonucu çerçevesinde bir karar verilmelidir.
2-Kaldı ki, kapitalindeki hisse devredilen Anonim Şirket'in ortaklarının tamamı bu davada ye almadığından şirketin bu davada temsil edildiği söylenemez. Mahkemece, şirket hakkında da dava açılma^ için davacıya uygun bir süre verilmeli, açılacak dava bu dava ile birleştirilerek şirketin de davada temsil edilmesi sağlanmalıdır. Bu usulü eksiklik nedeniyle de kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, 65.000.000.- ika avukatlık ücretinin davacılardan alınıp, davalıya ödenmesini ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini