 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/7169
Karar no: 2000/599
Tarih: 01.02.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Beyoğlu Asliye 1.Ticaret Mahkemesinde görülerek verilen 13.7.1999 tarih ve 1998/701-1999/306 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 1.2.2000 günde davacı avukatı Ahmet gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karar bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kısmi ödeme yapıp (50) adet bono düzenleyerek davalı kooperatife ortak olduğunu, daha sonra kooperatif yöneticilerinin profesyonel dolandırıcı olduğunu ortaya çıktığını, davalı sigorta şirketinin kooperatif yönetim kurulu üyelerinin emniyeti suistimal hallerine karşı ortakları sigorta güvencesi altına aldığını ileri sürerek, kooperatife ödenen (1.260.000.000) TL nın davalılardan tahsilini, kalan (48) adet bono nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir. (Davalı kooperatif hakkındaki dava daha sonra atiye terk edilmiştir.)
Davalı sigorta şirketi vekili davacının doğrudan dava açma hakkı bulunmadığını, kooperatif yöneticileri hakkında açılan ceza davası sonucunun beklenmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, sunulan kanıtlara ve ilgili ceza dosyası kapsamına göre, sigorta sözleşmesinin sorumluluk sigortası niteliğinde olması nedeniyle davacının doğrudan dava açma hakkı bulunduğu gibi ortada hukuken tüzel kişilik kazanmış bir kooperatifin de bulunmadığı ve bu nedenle sigorta güvencesi altına alınan emniyeti suiistimal hali gerçekleşmekle, davacının hayali kooperatife aidat olarak ödediği meblağı poliçe limitleri içinde sigortacıdan isteyebileceği sonucuna varılarak davanın sigorta yönünden kabulüyle (1.260.000.000) TL nın davalı sigortadan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalılardan Ü. Sigorta A.Ş vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belcelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasayla aykırı bir yön bulunmamasına
ve davacı sigorta sözleşmesi tarafı olmasa da, uyuşmazlığın kaynaklandığı Emniyeti Suistimal Sigorta Poliçesi ile davacı kooperatif ortağının menfaatlerinin sorumluluk sigortası ile
sigorta güvencesi altına alınmış olmasından dolayı doğrudan kendi adına dava açmasında davacının hukuki yararının bulunmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Ancak, poliçenin özel şartlar bölümünün 4.maddesi ile açık ve kesin olarak, rizikonun gerçekleşmesi halinde yöneticilerin emniyeti suistimal eyleminin yetkili ceza mahkemesinden kesinleşmiş kararın alınması koşulu ile mevcut ve sabit sayılacağı hususunda sigorta sözleşmesi tarafları arasında mutabık kalındığı belirtilmiş bulunmakla, delil anlaşması niteliği
taşıyan bu hüküm uyarınca anılan konuda kooperatif yetkilileri hakkında açılan ve Küçükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen kamu davasının sonuçlanıp kesinleşmesinin beklenmesi gerekirken, esasen tüzel kişilik kazanmış bir kooperatifin bulunmadığı, hayali bir kooperatiften söz edilebileceği, salt bu olgunun dahi emniyeti
suistimal halinin gerçekleştiğine delalet ettiği düşüncesi ile uyuşmazlığın esasına girilerek yazılı biçimde kaarar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yön bakımından davalı yararına
bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itiraflarının kabulü ile
kararın davalı yararına BOZULMASINA, davalı vekili duruşmaya gelmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 01.02.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.